Şafak sancısıdır
Şakağında şaha kalkan
Alnında kızıl güneş açan
Kirpiklerine yıldızlar düşen
Kıvırcık sarı saçlarını göğe savuran
Ellerinde umut tohumları çimlenen
Davası davam, kavgası kavgam olan bacım
Yarandaki kan gülüdür, içindeki hain bir mermi
Ahu feryadımı duyuyor musun sen? Sakine yoldaş
Karakış gitti gideli
Zemheri sardı beni
Bağırıyorum çığlık çığlığa
Yine durmuyor filizkıran fırtınası
Lanet olsun o uyuz, çelimsiz çakallara
Paris’i mahşere çeviren zalim, soysuz canavarlara
Yüreğim sizlere ağlıyor Leyla, Skine, Fidan’ı bacılarım
Annelerin çığlıkları hep kulaklarımda, oy bu ne büyük acı
Duyan, duymayan geldi
Yine cefakeş yüreğim yandı
Kefenlere zılgıt, tabutlara gözyaşları aktı
Hayâsızlar, utanmazlar parçalanan umutlarım kan akıyor
Mezopotamya’ya kara haber tez ulaştı, Dersim yasa burundu
İnadına gün doğacak, yüzler gülecek; yakında acılar süzülecek
Özlemleri özgür vatan, yüreklerinde devrim olan
Maraş’ın, Mersin’in, Dersim in, ülkemin devrimci kızları
Kanları yere dökülen çileli halkların kahraman, yiğit bacıları
O sümsük kuş sürüler iyi bilsinler; asla sönmez özgürlük ateşi
Kudurmuş itler
Kuyruklarını
Bacakların arasına kıssınlar, öyle dolaşsınlar
Eğsinler o kocabaşlarını, kulaklarını aşağı salsınlar
Bilsinler ki halkların tüm şehitleri, devrimciler asla ölmezler
Masmavi göğün altında
Nane, anık, reyhan kokusu sarmış yeşil dağları, birde ülkemin gülleri
Bir al, biri yeşil, diğeri sarı üç fidan üç de gül dalı, üçü de halkın çiçeği
Özgürlük yolcuları Sakine Cansız, Leyla Söylemez diğeri de Fidan Doğan bacı
Mehmet Çobanoğlu
03.01.2014
İstanbul