Murdar Et
Aynı köyden, uzaktan birbirine akraba ve candan samimi iki arkadaştı Cemal ile Dursun. Ortaokul ve liseyi birlikte okuyup aynı sırayı paylaşmışlardı. Bu arkadaşlıkları ta ki evlenip yaşam yerleri değişinceye kadar sürdü.
Aynı köyden, uzaktan birbirine akraba ve candan samimi iki arkadaştı Cemal ile Dursun. Ortaokul ve liseyi birlikte okuyup aynı sırayı paylaşmışlardı. Bu arkadaşlıkları ta ki evlenip yaşam yerleri değişinceye kadar sürdü.
Felsefeci ve Hümanist Aydınlar, ticaretin bu şekilde hiçbir sınır tanımadan sürdürülmesi durumunda, insanlığa büyük zarar vereceği endişesiyle, evrensel ticari ilkelerin oluşmasına öncülük ederek, bir noktaya kadar başarılı oldukları söylenebilir.
Ekonomi ve Ticaretin İnsanı Ahlaksızlaştırması
Kapitalizmin Doğuşu
İnsanın bilinç ve düşüncesi; üzerinde yaşadığımız dünyanın güneş etrafında ve kendi eksenindeki döngüsüne benzemektedir. Nasıl ki bu döngüyle gece gündüz, yağmur, su, rüzgar ve sayılamayacak kadar olaylar meydana geliyorsa, insan düşüncesi de bunun gibi bir üretime sahip.
İnsandaki bu üretimsel çalışkan zeka ve düşünce; öce dini, arkasından tarımı bulmuştur. Daha sonra madeni para, kağıt, kağıt parayla birlikte mekanik araç ve gelişmiş tüccarlığı (Merkantalist) icat etmesiyle, kapitalizme giden yol açılmış oldu.
En yakınlarımızla bize ait bir yaşam alanımız olması için bir eve ihtiyaç duyarken ailemizdeki, sosyal çevremizdeki insanlar bizden “daha iyi” evlerde oturuyor diye borçlanıp tüm paramızı daha iyi tasarlanmış beton yığınlarına gömüyoruz. Kendimizi, işini kaybetmekten daha çok korkarak daha çok çalışmak zorunda olan insanlara dönüştürüyoruz. Hayatımızı kazanabilmek için çalışmaya ihtiyaç duyarken para kaynakları için çalışan gönüllü kölelere dönüşüyoruz. Tabi ki sadece kendimiz için çalışmıyoruz çocuklarımıza da iyi bir gelecek bırakmak istiyoruz.
Arkadaşımla beraber yemek sonrası sokakları turlayalım, dedik. Maksadımız biraz stres atmak ve de hava almak.
Yolumuzun hemen üstünde ilköğretim okulu var. Her yer çiçek bahçesi… Kelebekler gibi koşuşan çocuklarla dolu. Sesler o kadar güzel ki! Dünyadan hiçbir müzik çocukların sesleri kadar hoş gelmez kulağıma. Hele bir de mutlularsa, gülüp oynuyorlarsa, tadına doyulmaz.
Artık bu tasarrufu değerlendirmenin zamanı geldi’ diye düşündü. Aklında küçük bir arsa veya bir daire almak vardı. Bu düşüncesini eşi Ali Rıza'ya anlattı. Eee erkek bu! Paranın kokusunu alırsa, aklına gelen ilk şey ne olur? Tabii ki arabasını değiştirmek! Necla ne kadar dil döktüyse, "bu araba bize yeter, yapma etme" dediyse de nafile söz geçiremedi kocasına.
Ali Rıza günlerce arabaları araştırdı. O bayii senin bu bayii benim. Sonunda kararını verdi. O çok beğendiği kırmızı arabayı aldı. Necla çaresiz elinde avucunda ne varsa verdi kocasına.