Bir inci tanesi üşüdü
“Boş ver anne” diyorum. “Düşünme sen bunları. Bir an önce ayağa kalkmaya bak”
“Öyle deme oğul, mal canın yongasıdır” diyor. Küçülmüş, ışığı sönmüş gözleriyle etrafı kesiyor.
“Anne” diyor erkek kardeşim. “Bak oğlun karşında duruyor. Şiir okumanı bekliyor”
Utanıyor. “Şiir bilmem ki ben” diyor. Sonra okuyor. Cümleler ağzında parçalanıyor, dağılıyor, anlaşılmaz oluyor. “Protezim ağzıma büyük geliyor” diyor. Ardından başlıyor şiirini okumaya:
“Mektup yazdım kış idi
Kalemim gümüş idi
Sana yazacaktım
Kalemim yere düştü”