Abdülhamid Han Neden Latin Alfabesine Geçmek İstedi

Derya Coşkun kullanıcısının resmi
Atatürk’ün Devrimlerinin Kökeni Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduktan kısa bir süre sonra art arda gerçekleştirdiği devrimlerinin kökenleri Osmanlı devletinin son zamanlarında ortaya atılan fikir akımlarına ve yaşanılan tecrübelere dayanmaktadır

Latin Alfabesine Neden Geçildi?
Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimlerden harf devrimi Osmanlının son dönemlerinde idareciler ve aydınlar tarafından üzerinde durulmuş bir konudur. Dini hassasiyetiyle ünlü sultan Abdülhamit “Siyasi Hatıralarım.” Adlı kitabında harf devrimiyle ilgili şöyle demektedir: “Halkımızın büyük cehaletine sebep, okuma yazma öğrenimindeki güçlüktür. Belki bu işi kolaylaştırmak için Latin harflerini kabul etmek yerinde olur.” (Bkz. Dergay yayınları “siyasi hatıralarım” 192. Sayfa ) Türkçe üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Azeri yazar ve bilim adamı Mirza Fethali Ahundzade Efendi’nin Türkçenin Arap Alfabesi ve Fars dil yapısıyla kullanımının; kullanılması ve öğrenilmesi açısından uygun olmadığına dair Osmanlı Hükümetine bir çalışma sunduğu bilinmektedir. Çözüm olarak da Latin Harflerinin kullanılmasını teklif etmiştir. Dil bilimcilere göre Latin alfabesine geçilmesiyle okuryazarlık oranında yakalanan artışın sebebi Latin alfabesinin Türkçenin ses yapısına Arap alfabesinden daha uygun olmasıdır. Osmanlı Devleti, halkının cehaletinin ulaştığı boyutları ve cehalete bağlı gelişen sorunları fark etmesiyle harf devrimi üzerine çalışmalara başlamıştır. Dönemin şartları gereği gerçekleştirilemeyen harf devrimi ancak; Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan beş yıl sonra Atatürk tarafından gerçekleştirilebilinmiştir. Hiçbir veriye dayanmaksızın harf devrimiyle “Bir gece de cahil kaldık” diyenler var. Oysaki Latin alfabesi kabul edilerek bilimin rüzgârının bu topraklarda da esmesini sağlamak amaçlanmıştır. Fizik, tıp, matematik, kimya formüllerinde bakıldığında bilim dilinin alfabesinin Latin alfabesi olduğunu görülmektedir. Latin alfabesine 1928’de geçilmesindeki bir diğer amaç kültürel Pantürkizm’i sağlamak yolunda güçlü bir adım atmış olmaktır. Bütün Kafkas devletleri Rusya’nın egemenliğine girmeden önce Latin alfabesine geçmişlerdi. Türkiye ise Bakü’deki II. Türk Dil Kurultayı’nda Latin alfabesine geçti. Osmanlının son döneminde askerin mühimmatı olmadığından habersiz daha da kötüsü umudunu tamamen Almayanın yardımına bağlamış olan yönetim; yıkılmayı önleyemezken Pantürkizm hayallerine kapılarak Sarıkamış’ta 90 bin askerimizin donarak ölmesine sebep olmuşlardı. Atatürk, Pantürkizm’i gerçekleştirmeye dönemin şartlarının uygun olmadığının farkındaydı. Bu nedenle Kafkasya’daki Türklerle kültürel bağların korunmasını amaçladı. Ancak kültürel bağların siyasi sınırlar kadar önemli olduğunun farkında olan Stalin, Türk-i Cumhuriyet’lere Kiril alfabesini dayatmıştır. Osmanlı devletinin dili Arapça değil Osmanlıca Türkçesi olduğuna göre halkın Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlayabildiği ancak; harf devrimiyle halkımızın Kuranla olan bağının koparılmaya çalışıldığı gibi trajikomik iddialar asılsızdır. Atatürk, Kuran’ın tefsirini ve tercümesini iki büyük İslam âlimine (M. A.Ersoy, Elmalılı Hamdi YAZIR) hazırlatmıştır. Atatürk Kuranı tercüme ettirip yayınlatarak halkı inandığı dini en doğru kaynaktan öğrenme imkânına kavuşturdu. Böylelikle Kur’an-ı Kerim’ in “Biz onu anlaşılsın diye indirdik.”ayetinin hükmü de yerine getirilmiş oldu.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...