Hayırsız Eşek

Veli Bayrak kullanıcısının resmi
Yayınevim “Eşek dediğin anırır” isimli öykü kitabımın yeni baskısını yapmaya karar verdiğinde kitabın kapağına eşek resmi koymaya karar verdik. Fakat sağ olsun Genel Yayın Yönetmenimiz eşeğin rengini, ırkını, kilosunu benim seçmemi istedi. Ben ne anlarım eşekten? Çaresiz başladım bilgisayardan eşek fotoğrafı aramaya!
 

Bir saat içinde yaklaşık elli kadar eşek fotoğrafı beğenip, ‘Ne de olsa köy geçmişi vardır. Eşekten anlar.’ diye düşünerek cep telefonuma yüklediğim eşek fotoğraflarını mahallenin bakkalı Niyazi Bey’e göstermeye gittim. Niyazi Bey telefonda kayıtlı eşek fotoğraflarına tek tek baktı. “Bunların hepsi olur ama sen en iyisi benim oğlanın fotoğrafını koy. Eşek kadar adam oldu halen çalışmıyor.” dedi.

Baktım Niyazi Bey’le bu iş olmayacak kasap Nuri Efendi’ye gittim. Nuri Efendi tanıdığım en saf insanlardan biridir. Selam verip girdim içeri.

“Nuri Efendi.” dedim. “Sana zahmet şu eşek fotoğraflarına bir bakar mısın? Hangisini beğenirsen kitabımın kapağına onu koyacağım.”

Ağlamaklıydı Nuri Efendi. “Yahu oğul.” dedi. “Bırak o fotoğrafları da sen kapağa benim fotoğrafımı koy. Bak şu veresiye defterini görüyor musun? Adam tam sekiz kere, ‘Ay başında ödeyeceğim.’ demiş ve ödememiş ama ben ne yapmışım? Her defasında adama inanmış, ona kilo kilo kuşbaşı, kıyma verip durmuşum! Benden daha iyi eşek mi olur?”

Oradan çıktım doğruca ayakkabı tamircisi Hasan Usta’ya gittim. Durumu anlattım ve eşek fotoğraflarını gösterdim. Sağ olsun Hasan Usta baktı. “Bu eşekler benim biraderin yanında melek kalır!” dedi. “Sen en iyisi kitabının kapağına bizim biraderin fotoğrafını koy. Bundan on sene evvel arabamı satıp borç verdim ona, halen ödemedi! Sen kitabının kapağına eşek niyetine onun fotoğrafını koy. Koy ki bu da ona kapak olsun.”

Baktım bu işi esnafla çözemeyeceğim bir üst sokaktan ta gecekondu döneminden tanıdığım bir abimizin yanına gittim. Abimiz apartmanın dibine oturmuş, kendi kendine konuşuyordu. Sonradan öğrendim birkaç sene önce yaşadığı bir mevzudan dolayı birazcık kafayı sıyırmış. Abimiz fotoğraflara baktı baktı, “Eşek değil de tosun olaydı iyiydi." dedi. "Elimde iyi bir tosun fotoğrafı var.”

Meğer abimiz internetten sığır satarak milleti söğüşleyen meşhur “Tosun” var ya ondan nasibini almış. Oradan ayrılırken abimiz arkamdan bağırdı:

 “Ama ille de eşek arıyorsan benim fotoğrafı koyabilirsin!”

Oradan da ayrılıp taksi durağına gittim. Daha önceden tanıdığım bir taksiciye durumu anlatıp eşek fotoğraflarını gösterdim. Taksici eşeklere baktı baktı, “Sen kitabının kapağına beni koy.” dedi. “Önce evi sattım. Üstüne kredi çekip taksi işine girdim. Şu an taksi hacizde, hanım babasına gitti, ev kiraydı ev sahibi ‘evi boşalt,’ diyor. Benden daha iyi eşek mi olur?”

Oradan da ayrılıp karşı mahalleden emekli Muhlis dayı var ona gittim. Muhlis dayı yılın sekiz ayını köyde geçirir. Bir kere söylemişti bana, “Bizim köyde eşek çok.” diye. Eşekten anlar diye düşünerek onun yanına gittim. Baktım o da dertli. “Oğul.” dedi. “Yazık bu hayvanlara hiçbirini koyma. Aha şu karşı dairede oturan Dursun var, onu koy. Ne güzel şu son seçimlerde oyumu bayram ikramiyesini "On beş bin lira verecem." diyen partiye verecektim. Alttan girdi üstten çıktı ‘Ezan susmaz bayrak inmez,’ diyerek beni kandırdı. Ben de gittim oyumu onun istediği partiye verdim. Elde yok avuçta yok şimdi kaldık mı ortalıkta? Bak köye bile gidemedik bu sene. Sen kitabın kapağına onun fotoğrafını koy. Emme o kadar da zorlama kendini. Bizde eşeğe ne var? Çok zorda kalırsan benim fotoğrafımı da  koyabilirsin.”

 

Baktım bu iş insanlara sorarak olmayacak, edemedim Genel Yayın Yönetmenini arayıp, “Hocam,” dedim. “Memlekette eşeğe bakış açısı çok değişmiş! Doğrusu işin içinden çıkamadım. Siz şu eşeklerden birini seçin.”

İşte bahsettiğim “Eşek dediğin anırır” isimli kitabımın 2. Baskısı şu an kitapçılarda. Eşeği beğendiyseniz bire, beğenmediyseniz ikiye, kitabı okumak istiyorsanız üçe basınız. Ama hem beğendim hem de okumak istiyorum diyorsanız Ankara'da Adakitabevi Natavega Şubesine Kızılay'da Dost Kitabevine gidiniz. Ha eğer “Benim zamanım yok. Evden de sipariş verip kitaplarınızı edinebilirim,” diyorsanız istediğiniz online kitap satış sitesinden ya da yayınevimin kendi kitap satış sitesinden kitaplarımı sipariş edebilirsiniz.

 

Ama yok ille de "Beğenmedim! Böyle eşek mi olur? Benim elimde çok daha güzel eşek fotoğrafları var," diyorsanız bana bir şekilde ulaşabilirsiniz. Ne yapalım artık 3. Baskıya da o eşeklerden birini koruz. Anlaşılan bizde eşek çok!

 

 

 

Kategori: 

Yorumlar

Erhan Tığlı kullanıcısının resmi

Erhan Tığlı (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Yazınızı acı acı gülerek okudum. Ben de bu konuda çok yazı ve öykü yazdım.
Ehli keyfe zevk verir kahvenin kaynaması
eşeği baştan çıkarır sıpanın oynaması

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...