Bufalonun şeyi

Veli Bayrak kullanıcısının resmi
Neymiş efendim. “Türkiye'de malzeme çokmuş. Bu yüzden iyi ki Türkiye’de doğmuşum. Mesela Amerikalı olsaymışım bu kadar güzel öyküler yazamazmışım!” Tamam öyleyse hadi bi deneyelim:

 
Joseph ailesinin çiftliği Jacob ailesinin çiftliğiyle sınırdı. Çiftlikte yazlar kurak, kışlar yağışlı geçerdi. Rüzgâr, karayel ve lodostan hafif, kuzey ve kuzeybatının iç kısımlarıyla güneydoğunun uç kısımlarında sert, doğu ve güneydoğuda yer yer hafif ve yer yer sert eserdi.
 
Joseph ailesinin sabahları en erken kalkan üyesi Bayan Emily ile kocası William Shakespeare olurdu. Bayan Emily yataktan kalkar kalkmaz “William!” diye seslenir, kocası ise geçmişte yediği bir darbeden dolayı karısına, “Bufalonun şeyi!” diye cevap verir ve üstünü başını giyer giymez ahırın yolunu tutardı.
 
Oysa kasabanın papazı Bay Madison kilisede ikisini de “Sabahları uyanınca birbirinize adam gibi, ‘Günaydın,’ deyin. Mümkünse birbirinizi öpün, sarılın, sevişin. Sevişemiyorsanız ne bok yerseniz yiyin ama birbirinize cahiliye dönemindeki gibi bağırıp çağırmayın!” diye uyarmıştı.
 
Fakat hey hat papazı dinleyen kim?
 
Joseph ailesinin ahırıyla Jacob ailesinin ahırı yan yanaydı. Joseph ailesi ahırında at, inek, eşek, tavuk, horoz, domuz ve geyik besler, Jacob ailesiyse tüm bu hayvanların yanı sıra nereden bulduysa bir de su aygırı, geyik, deve ve deve kuşu beslerdi. Geyik, bir tek Joseph ailesinde olduğu için kasabanın geyik muhabbetleri onlarda yapılırdı!
 
Oklahoma’nın kuzeyine düşen kasabada insanlar sabah uyanır uyanmaz deve sidiği içerdi. Çünkü kilisenin papazı Bay Madison bir vaazında “Deve sidiği sağlığa faydalıdır.” demişti. Bu yüzden Jacob ailesinin başlıca geçim kaynağı deve sidiğiydi. Zaten kasabanın deve sidiği ihtiyacını da onlar karşılıyordu.
 
Jacob ailesinin çiftliğinde su boldu. Ailenin en büyüğü Andrew Oha geceleri kalkar, Oklahoma bendinden Joseph ailesinin çiftliğine doğru akmakta olan suyun yönünü çevirir Jacob ailesinin çiftliğine akıtırdı. Bu işten en kârlı çıkansa su aygırları olurdu. Olansa her zamanki gibi kavga dövüş birbirine giren Joseph ailesiyle Jacob ailesine olurdu.
 
İşte böyle bir kavgada William Shakespeare nasıl olduysa silahlı çatışmada arada kalmış, karısı Bayan Emily tarafından yanlışlıkla şeyinden vurulmuştu. Zaten o günden sonra her sabah Bayan Emily’e, “Bufalonun şeyi” demesi de bundandı.
 
Kasabada hırgür hiç eksik olmazdı. Kasabanın Şerifi Turdur Hektor oradan oraya koşturur, olayları anında bastırmak için elinden geleni yapardı. Şerif Hektor okul yüzü görmemişti ama herkese üniversite mezunu olduğunu söylüyordu. Kendine, “Madem öyle diplomanı göster,” diyen olursa da “Benim okuduğum sene Küçük Joe ve çetesi okulu bastı. Öğretmen Madem Bovary’yle birlikte tüm sınıf arkadaşlarımı öldürdü. Diplomalarımızı ise Küçük Joe ve çetesi toplayıp götürdü,” diyordu.
 
Hemen her şeye hoplayıp zıplayan biriydi şerif. İsterdi ki kasabanın tabut fiyatını bile kendisi belirlesindi. Kasabanın birahanelerinin açılışını o yapar, cenazeleri o defneder, düğünlerde takı merasimini bile o sunardı. Bir keresinde yoğun silah seslerinin geldiği yöne doğru yaklaşık on atlıyla birlikte koştururken kasabalılar önünü çevirmiş, “Boşuna gitmeyin Şerif Hektor, çatışma falan yok. Bay Michael’ın kızıyla Bay Hamilton’un oğlu evleniyor. Senin anlayacağın çiftlikte düğün var,” demişlerdi de Şerif Hektor inanmamış, “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey olmuştur,” diyerek düğünü basmış, içlerinde damadın da olduğu yirmi bir kişiyi gözaltına almıştı.
 
Öyle dengesiz biriydi Şerif Hektor!
 
Joseph ailesinin bir de kasaba gençlerinin neredeyse tamamının düşlerini süsleyen Lucy adında genç bir kızları vardı. Lucy hemen her gece gizlice Jacob ailesinden Oliver ile buluşur, gizli gizli sevişirlerdi. O gece dolunay çıktığı için Lucy dışarı çıkamamıştı. Dolunaydan korkuyordu Lucy. Ya Oliver birden kurt adam olur da genç kızlığını elinden alıverseydi? Tanrı etmesindi, ileride evleneceği adama ne derdi yoksa?
 
Oysa olaya her türlü kendini hazırlayan Oliver. Sabahı zor etmiş sabahın köründe kalkıp Lucy’yi kendi ahırlarına zor atmıştı. Lucy’nin dolgun bacakları ve ıslak dudakları arasında heyecandan tir tir titreyen Oliver’in hızını annesi Bayan Emily’in, “Elvıttt! Çabuk gel buraya!” diye seslenişi bozmuştu. Elvıt, Oliver’in küçük kardeşiydi. Elvıt’tan cevap alamayan Bayan Emily bu kez çareyi büyük oğlu Oliver'e “Seni gidi eşek sıpası. Kardeşin gelmedi bari sen gel,” diye seslenmekte bulmuştu. Sekiz on kez annesinin bağırmasına ses etmeyen Oliver sonunda dayanamamış, Lucy’yi ahırın arka kapısından gönderdikten sonra pantolonunu zar zor giyerek kendi evlerine doğru koşmaya başlamıştı.
 
Koşarken bacaklarının arasından ıslak bir şeylerin aktığını hissetti Oliver. Korkmuştu. İçinden, “Acaba vuruldum mu?” diyerek pantolonunu sıyırıp annesine gösterdi. Bayan Emily oğlunun suratına okkalı bir şamar atıp, “Eşek sıpası,” dedi. “Bir de utanmadan bana gösteriyor. Lan mal, ‘Gel’ dediysek böyle mi gelinir? Çabuk şu leğenin içine gir ve oranı buranı bir güzel yıka. Zaten adamı yanlışlıkla vurduktan sonra ne geldiği ne gittiği var, bir de babana bunu gösterme."
 
 Oliver soyunup kendini leğenin içine attığında hayalleri yıkılan Lucy kendini beş kilometre ötede bulunan Bay Stewart'ın çiftliğine atmış ve orada kasabanın gençlerinin katıldığı şişe çevirme etkinliğine katılmıştı. Etkinlikte sıranın sürekli kendisine gelmesinden hoşnut olan Lucy hayatından memnun bir şekilde eğleniyor, mutlu ve mesut bir yuvanın temellerini kasabanın gençleriyle birlikte atıyordu.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...