İnsan ve Hayvanın Ortak Özelliği

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
İnsan ile hayvanın ortak özelliğini bilince çıkarmak çok önemli. Çünkü hayvanlarda bizim gibi birçok duyguya sahip canlılardır.

Onlara kötü, sert davrandığımızda nasıl bir ruh haline girdiklerini, kendimize veya bir yakınımıza yapılan kötülük karşısında gösterdiğimiz tepkinin, aynısını hayvanlarda gösteriyor.                            

Yine benzer bir durum, tüm hayvanlar yavrularını insanlar gibi severek büyütürken, aynı kılandan olan kendi topluluğunu koruma içgüdüsüne de sahipler. Bu yüzden hayvanlar sevilip korunmalıdır. Biz bu ifadeleri kullanırken doğanın gereği insanların yeterince protein almaları için hayvanların etinden, sütünden, derisinden faydalanmak gibi doğal bir mecburiyette var. Protein ihtiyacımızı karşılamak için hayvanları, hayvanların birbirine yaptığı gibi vahşice boğazlayarak değil, iğne ile uyutup kesmek biraz daha insancadır. Kutsal ibadet şeklinde bir günde milyonlarca hayvanın vahşice boğazlanarak kesilmesi, çağımızın en barbar davranıştır. Bunun gibi birçok inançsal gelenekler tamamen ortadan kaldırılmalı. Hayvanların insanlarla ortak duygu ve özellikleri açlık, korku, savunma, cinsellik, koku, renk, ses, sevgi, oynamak, uyumak gibi temel yapılarla, %85’lik oranda ortaklığımız mevcuttur. Hayvanların, insandan eksik özellikleri yalnızca düşünme, akıl yeteneğine sahip olmayışlarıdır. Hayvanlarda düşünce, akıl, muhakeme yeteneği olmadığı için bir hayvanın, her an ne yapacağı kestirilemez. Ve bazı alıştırılmış hareketlerin dışında, sürekli içgüdüsel ego duygusuna göre hareket ederler. Tam bu noktada insan ile hayvanın hem ortak özelliği hem de farklılığının, hangi temel yapı üzerine geliştirilmesi gerçeği ortaya çıkıyor.

 

Her çağ ve dönemde insan düşüncesini yeterli geliştirmeyip aklını kullanmadığı sürece, hayvanlar gibi vahşice hareket eder ve sürekli güdülerek yaşar. Demek ki insan doğuşundan birçok şeyi doğru, yeterli şekilde kavrayacak eğitim evresine kadar, hayvanlarla temel ortak duygu ve psikoloji ile yaşamaktadır. Bir insan ne zaman düşünce, akıl yeteneğini doğru kullanmaya başlarsa, ancak o zaman hayvanlardan farklılaşabiliyor. İfade edilen noktaya dikkat etmek çok önemlidir, çünkü her insan doğduktan sonra ailesinden ve çevreden almış olduğu eğitim, kültür niteliğine göre düşüncesini kullanarak yaşamakta. Yaşadığımız her sorun tam da buradan başlıyor. İnsan gerek ailede gerekse çevre ve devlet yönetiminden aldığı eğitim, kültürün gerçek düşünce ve akılla donatılıp donatılmadığını sorgulayıp, iyi analiz etmesi gerekir.

 

Sorgulamak bir tarafa dünya yüzünde yaşayan sekiz milyar insanın en az yedi milyarı, aile başta olmak üzere devlet yönetimlerince kutsal, yüce kültür olduğu gerekçesiyle, çocukları korkutucu dini masallarla eğitmektedirler. Bu tür eğitim, kültürle yetişen kuşaklar içerisinde, istisnalar dışında çoğu bireyler ileriki yaşlarda dünyayı, yaşamı doğru sorgulayamıyorlar. En önemli sebebi, dini yalancı masallarla birlikte ekonomik, siyasi korkularla, sürüler gibi güdülen insansı topluluklar ortaya çıkarılıyor olması. İfade edilen bu soyut masalsı kütür kapasitesine sahip insanlar, hayvanlardan daha tehlikeli ve her zaman her türlü dönekliği yapacak vahşi bir karakterle yaşar.

 

Düşüncesini geliştirmeden sakat ve yarım şekilde kullanan insan/insanlar, tüm duyguların toplandığı egodan hareket ederek, bunu süperegoyla daha yüksek seviyede gerçekleştirmeleri, hayvanlardan da tehlikeli olunduğunu ispatlıyor. Ne hazin ki düşünce, akıl yeteneğini geliştirerek hareket eden insanların, her toplumda çok az olması yaşanan savaş vb. kötülükleri önlemeye yetmedi. Bu şekilde gittiği sürece de yetmeyecek. Geçmişten günümüze kadar yaşanan her türlü ahlaksızlık ve çatışmalar, mevcut insan topluluklarının hayvandan hiçbir farklı yanı bulunmadığını gösteriyor. Bilimsel araştırmalar insan ile hayvanın biyolojik ortak özelliğinin %85 olduğunu laboratuvar deneylerinde kanıtlarken, süperego ile bunu yeniden ölçtüğümüzde, insanların hayvani yönü, hayvanları çok daha geride bırakıyor. İnsanla ilgili ele alınan her nokta, insanın gerek biyolojik gerekse duygu ve psikolojik açıdan, henüz hayvanlardan tam olarak ayrışmadığını net bir şekilde ifade ediyor.

 

Sıralanan bütün olumsuzluklara sebep olansa, çoğu insanın sandığı gibi üstün manevi tanrısal bir gücün, var ol demesiyle dünya ve insanlığın var olmadığı halde, tanrısal masallara kültür diye sarılması, insanın kendisine yaptığı en büyük kötülüktür. Her şeyi tanrı düzenleseydi, tüm kötülükleri rahatlıkla dünya yüzünden silerdi de. Çünkü evrenin var oluşundan sorumlu tanrı, mevcut kötülüklerin kendisini her zaman rahatsız edeceğini bileceğinden buna neden katlansın ki? Dünyanın oluşum aşamalarını incelediğimizde, milyar yıllar içerisinde ancak canlı yaşamına ortam sağlayacak yapıya dönüşmüştür. Dünyayla ilgili böyle uzun diyalektik bir evrim süreci söz konusuyken, canlılar açısındansa bu durum daha farklı, karmaşık bir evrimleşmenin olduğu karşımıza çıkıyor. Dünyanın oluş aşamaları ve canlıların evrimleşmesi derince incelenip bilinmediği için insanın, hayvandan ayrışıp ayrışmadığını insanların büyük çoğunluğu bilmiyor. Bilinen tek bilgi, tüm canlı ve cansız varlıkları tanrının yarattığıdır.

 

Buradan hareketle beyin yapısı sayesinde hızlı değişim, dönüşüm yeteneğine sahip tek varlık yine insandır. İnsan evreni, dünyayı, yaşamı doğru, yeterli, korkmadan sorgulayabildiğinde, kendisini hayvandan ancak farklılaştırabiliyor. Bunun temel dayanağı sosyalleşerek akıl ve bilgisini geliştirmekle mümkündür. Çağımız modern insanı, teknoloji gibi önemli icatlara sahip olmasına rağmen, hayvani süperegoda neden tıkanıp kaldığı, tartışılması gereken en büyük konulardan birisidir. Bunun içinde başta evren olmak üzere gezegenler, canlılar ve insan oluşumu, dinsel masallar ve siyasal maddi çıkarların dışında, objektif şekilde öğrenilmeli ve öğretilmelidir. Sözde birtakım dini şeriatçı dervletlerin dışında, diğer tüm otoriteler diyalektik materyalist bilimi kabul ettiği halde, Âdem Havva masalı gibi birçok soyut tanrısal yaratılış hikayelerini, destekleyip bunu her alanda kullanmaları, “Üst İnsan” olmayı reddetme amaçlıdır. Çoğu devletler bilimsel metodu geliştirmekte bir sakınca görmezken, “Üst İnsan” olmayı da o derecede hasıraltı yapıyorlar. Çünkü üst insan olmak, başta insanın duygularını cezbeden birçok maddi, manevi egoyu ağır şekilde sorgulayıp eleştirirken, buna ket vurmaktır. Bu da toplumları yöneten kişi veya kişilerin işine gelmeyen en önemli noktalardan birisidir.

 

Devlet vb. birçok otorite insan hakkı, demokrasi, adalet, ahlak ve düşünceden bahsedip, diğer taraftan ihtiyaç olmayan keyfi lüks araçlara tapınmak, nükleer vb. silahlarla birbirlerine saldırıp doğayı, canlıları, insanlığı yok etmek, tartışmasız en büyük amaçlarıdır. Tahrip gücü yüksek silahlara tapınarak yaşamak, bu modern birey ve devletlerin, hayvanlardan daha tehlikeli süperego ile düşünerek yaşadıklarının kanıtıdır. Günümüz insanı düşünebilme, eğitim, bilgi, teknik her türlü olanağa sahip olduğuna göre daha hümanist, barışçıl, eşitlik, gerçek adalet içerisinde yaşaması gerekmez miydi? Maalesef tam tersine süper hayvanlıkta ısrarını sürdürmeye devam ederken, görülen odur ki, “Üst İnsan” olmak gibi bir derdi yok modern insanın. Ele alınan bu konuyla ilgili, Alâeddin Şenel’in “İnsanlık Tarihi” adlı kitabın 51. Sayfasında, şu noktalara özellikle değinilmiştir. Eşeysiz üremeden, eşeyli üremeye geçişle birlikte, canlıların doğaya nasıl uyum sağlayıp farklılaşarak, çoğalıp evrim geçirdiğini çok güzel anlatmış. Bu vb. bilimsel kaynakları incelemeden, öğrenmeden yaşayan insanların düşünce, akıl yeteneğini doğru geliştirmesi beklenmemeli. Demek ki her şey kimsenin etkisinde kalmadan bağımsız, somut kaynakları okuyup öğrenmekten geçiyor. Bilimsel kaynaklar öğrenilmeden yalnızca duyduklarıyla yaşamı, dünyayı sorgulamak, her tülü yanlışa ve menfaate dayalı çıkarcılığa rahatlıkla yönelmek demektir. 

Cemal Zöngür

_________________________

Prof. Dr. Louann Brezendine  - Erkek Beyni. Say Yay.

Prof. Dr. Louann Brezendine  - Kadın Beyni. Say Yay.

Yaşamın Evrimsel Tarihi. Vikipedi sayfası.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ya%C5%9Fam%C4%B1n_evrimsel_tarihi_kronolojisi

Alâeddin Şenel. İnsanlık Tarihi. Sayfa 51,78,79

Alâeddin Şenel, İnsanlık Tarihi: sayfa 51 organik evrimin itici güçlerinden biri “doğal ayıklanma” ise ötekisi “eşeyli üreme yoludur. Nedir Eşeyli Üreme? Organik Evrime Etkisi Nedir? Eşeysiz Üremede, genetik malzemenin tam bir kopyası oluşarak “klon” denen yeni, ama eskilerin aynısı canlılar var olur. Soyları (bir mutasyona uğramadıkça) kuşaklar boyunca birbirinin aynısı olarak kalır. Bir başka deyişle, çevresel (dış) koşullarda o canlıda mutasyon yaratıcı bir değişiklik olmadıkça söz konusu canlının (iç)Yapısı değişmez. Eşeyli üreme aynı zamanda bir popülasyonun bir ırkın, hatta bir türün çevresel bunalımları atlatarak yaşar kalmasını sağlayabilir. Kısacası eşeyli üreme (erkek- dişi olarak cinsel yoldan çoğalma) canlıya değişen çevresel koşullarda işe yarayabilecek kozlar kazandırabilmektir

 

 

 

Kategori: 

Yorumlar

Aydın Can  kullanıcısının resmi

Aydın Can (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Eline sağlık.İnsani tanıdıkça hayvanlar masum kalıyor.kin nefret egoyist ve savaşçı tehlikelidir.istisnalar hariç, İyi niyetli ve bilime ve ortak yaşama odaklanmış,insanlar olmasa dünya çekilmez cehenneme dönüşür.

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi

Cemal Zöngür tarafından tarihinde gönderildi

Teşekkür ederim Aydın Can. Düşün ki, her toplumda  kendini sorgulayarak geliştirmiş Üst İnsan çok az sayıda olduğu halde,  yine de bu insanlığın geleceği için çok önemli bir  kaynaktır. Ama henüz yetmediğini düşünerek hareket etmeliyiz. Selamlar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...