Alevilikte Pirlik Nedir? Pirliğin Nitelikleri

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Esasında Alevilik üzerine entelektüel birikimi olan herkes, bildiğini kitap ve makaleler şeklinde yazdı. Bundan sonra bağımsız, bilimsel, geniş çaplı araştırma ve tartışma ele alınmadığı sürece, yazılacaklar aynı şeylerin tekrarından başka bir işe yaramıyor. Çünkü Aleviler, Aleviliği inanç felsefesi gördükleri halde, cemdeki inançsal ibadet ile bilime inanmayı birbirine karıştırıp, metafizik ve materyalizm arasında debelenmeye devam ediyorlar. Siyasi yapılarında buna etkisini düşündüğümüzde, Alevilik içinden çıkılması zor bir karmaşaya dönüşüyor. Çağdaş Alevi yönetiminde değer verdiğim bir arkadaşımın istemi üzerine, Pirlik konusunu irdeledim. Gelecek hafta Alevi Örgütlenmesi Önündeki Engeller incelenecektir.

 
PİR veya PİRLİK: Öngörü, yetenek, bilgi, kültür ve birikime sahip olup, en ufak noktada kendisini halktan farklı görmeden, bir hırka bir lokma kültürüyle yaşayıp, toplumun ileriye gitmesini sağlayan kişidir. Bu karakteristik özellikleri taşımayan ya da haiz olmayan, kişi veya kişiler asla pir olamazlar.
 
Pirlik kavramı; liderlik ve yöneticilik arasındaki farka da benziyor. Pirin; Alevi kültürünü öğretip yetiştirdiği kişilerde, pirlik vasıflarından bir veya birkaçı mevcut değilse, bunlar olsa olsa mürşit olurlar. Daha açık ifadeyle, üniversite okumuş her öğrencinin Akademisyen olamayacağındaki gibi.
 
Mürşit: Alevi kültür ve kurallarını öğrenip, bu bilgilere dayanarak cem yaptırmakta dahil, Alevi bireylerin bu kurallar çerçevesinde hareket etmesine yardımcı olan kişidir. Bu da devlet veya herhangi bir sosyal kurumun yöneticisinin yaptığı işe benzer şekilde, öğrendiklerini insanlara aktaran öğreticiliktir. Pir, Mürşit gibi daha birçok konuyu, Aleviler henüz bilimsel, objektif tartışmış değiller. Sürekli duymak istedikleri konuları anlatacak kişilerle, aynı şeyleri tekrarlamaktadırlar. Gerek Aleviliğin geldiği nokta gerekse insan ilişkilerinin değişmesi neticesinde, Aleviliğin kitleleri arkasından sürükleyecek etkisi kalmamıştır. Bundan sonra yalnızca tarihi bir kültür aktivitesi olarak yaşatılabilir Alevilik.
 
Pirlerin yetiştirdiği birçok insan içerisinden, pir olacak kişi parmak sayısı kadar az çıkacağını her Alevi bilmelidir. “Hakkullah” adıyla varlık sahibi olmak, Pirliğin babadan oğula geçmesi. Dedelik ve Pirlik kelimesindeki farklılığın doğru tartışılmaması. Her önüne gelenin kendi kafasına göre Gülbang ve ritüel yazıp okuyarak, kendisini Pir göstermesi. Bunlar gibi onlarca çelişki ve hatalara dokunulmadan, Aleviliği doğru tarif etmek asla mümkün değildir. Alevilerdeki kafa karışıklığı, İslam’ın egemen oluşuyla başlamış olup, bunu yaşatmak için de Aleviler birbirleriyle adeta yarış içerisindeler.
 
İslam; bölge kültürleri içerisinde en acımasız katliamı Kızılbaşlığa uygulamıştır. Bu korku psikolojisiyle Aleviler, Şii İslam’a yakınlaşarak sözde kendilerini koruduklarına inandılar. Şii İslam’da Hz. Ali’nin en büyük İmam oluşu ve tüm oğullarının İmam kabul edilmesi, bu kültür olduğu gibi Aleviliğe geçirilmiştir. Böylece Alevi Pirin oğullarından, bir veya birkaçının Pir olacağı hanedanlık anlayışı, Aleviliğe yerleşmiş durumda. Halbuki Alevilik doğal varoluş felsefesi gereği mantıklı değişim ve dönüşümden yana, hümanist bir inançtır. Pirin oğulları pirlik niteliklerini taşıyorsa, Pir olmalarının önünde engel söz konusu değil. Şayet Pirin oğulları, pirlik niteliklerinden bir tanesini dahi taşımıyorsa, asla pir olamazlar. Kaldı ki bu zamana kadar Pirin oğulları, Pir oluyor da Pirin Kızları neden Ana (Piré) olmamıştır? Aleviler ve Alevi Pirleri, bunun gibi birçok konuyu netleştirmeleri için İran’ın, Yezd Eyaleti’nde bulunan Zerdüşt ve Mazdek’in bıraktığı tarihi kültür kaynaklarını incelemelidirler. İfade edilen kaynaklar bağımsız şekilde incelenip öğrenilmeden, Aleviliğe hiç kimse doğru biçim veremeyecektir.
 
Kızılbaşlık (Alevilik) M.Ö.8. ve 7. yüzyılda Med, (Kürt) Pers ve Sasani (İran) İmparatorluklarının resmi dinsel inancı olarak Zerdüştlükle başlayıp, Mazdek’le devam etmiştir. Mazdek öldükten sonra eşi Hürrem bu inancı sürdürdü. Her üç İmparatorluk Mazdek İnancının kural, yasa ve kültürüne göre yönetilip idare edilirken, bu inançla eğitiliyordu toplum. Pir kelimesi Kürtçe ve Farsçadır. Her iki halk İslamlaşma dönemine kadar, birbiriyle dil, inanç ve kültürel olarak aynı kardeş topluluktu. Günümüzde dahi iki dilin kelime ve kültürel ortaklığı en az %85 tir.
 
Alevilikteki Dedelik kelimesi ise, 1498 tarihinde Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından kurulan Bektaşilik Tarikatı ile başlatılmıştır. Bundaki tek amaç, Aleviliği ve Alevileri dejenerasyonist bilgilerle yok etmektir. Bektaşilik Tarikat anlayışında, Şii İslam gelenek, görenek, kural, kaide ve alışkanlıklar, azımsanmayacak derecede fazladır. Dedelik kelimesi, Pirlik kelimesine yakın anlam taşısa da Bektaşilikte, Şiilik kültürünün hâkim kılınması, Aleviliği özünden ciddi şekilde uzaklaştırmıştır.
 
Bektaşilik Tarikatı’nda Dedelik, bir kişiye Bektaşi Tarikatı’nın üstleri tarafından belge şeklinde verilirdi. Aynı zamanda Alevi Dedeleri, soy şecerelerini Hz. Muhammed ve 12 İmamlara bağlamaları. 12 İmam orucu tutmak, aşure yapılması, Dedelerin hem İslam dualarını hem de Alevi duaz imamlarını bilmeleri ve hacca gitmek yasak değildir. Ancak Alevilerin şunu iyi bilmesi gerekir. Bektaşilik Tarikatı’nın, Hünkâr Bektaşi Veli ile uzaktan yakından en ufak inanç, kültürel bağı bulunmuyor. Çünkü 1279 yılında ölen Hünkâr Bektaşı Veli’den, 219 yıl sonra icat edilmiştir bu tarikat. Daha sonraları Hünkâr Bektaşı Veli’nin torunları ya da soyundan bazıları, Bektaşilik adıyla Osmanlı ve Cumhuriyet yönetimleriyle iş birliğine girmişken, bazıları bunu reddedip Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyete karşı savaşmışlardır.
 
Aleviliğin başlangıçtan günümüze kadar değişmeden gelen tek kuralı, Cem ve Semah uygulamasıdır. Bunu da yine her bölge kendi özgünlüğüne uyarlayarak, figüratif bazı farklılıklar gösterse de çok fazla olumsuzluk yaratmamıştır. Çoğu anlamsız farklılıkların en büyük sebebi kaynaksız, kuralsız, disiplinsiz herkesin kendi kafasına göre ritüel icat etmesidir. Alevilikte bir şeyler değiştirilip yenilikler icat edilecekse, önce tüm siyasi yapılardan bağımsız, bilimsel bir enstitü ya da buna benzer araştırma merkezi oluşturularak yapılmalıdır. Bilimsel nitelik taşımayan kurum ve oluşumların, direkt ya da dolaylı egemen yapılarla ilişki içerisinde bir şeyler yapmaya soyunmaları, Aleviliğe en büyük zararı vermiştir.
 
Aleviliği her türlü karmaşadan kurtarmanın tek yolu, Aleviliğe yakın ortak değerlere hitap eden tarihsel yazılı, sözlü kaynaklar bağımsız bir enstitü tarafından incelenerek biçim verilmelidir. Bağımsız Akademik kuruluş, disiplin ve kural oturtulmadığı sürece, Alevilikteki bilinmezlikler çığ gibi büyümeye devam edecektir. Aleviliğin başlangıcıyla ilgili yapılan şu olumsuzlukları, bir kez daha ifade etmek durumundayız.
 
Kendisine Aleviyim diyen sözde Alevi Dedesi, entelektüel, örgüt veya federasyonlar, aşağılık kompleksiyle veya başka nedenlerle Aleviliği Hurri, Luvi, Hitit, Sümer, İslam Şiiliği ve Anadolu Aleviliği adıyla, büyük bir kültürel karmaşaya sürüklemektedirler. Anatanrıça kültürde dahil daha sonra var olan uygarlıklar, dünyadaki tüm halkların din, inanç, dil kültürlerinin konferederal veya anonim şekilde ortak atalarıdır. Orta Çağ’dan önceki tüm toplumlar dil, din, inanç, kültür ve genetik olarak iç içe geçerek yaşamışlardır. Her isteyen, kültürel izini bunlarda rahatlıkla bulabiliyor.
 
Adları geçen uygarlıklar ortak bir tarih kaynağı olup, özel olarak hiçbir topluma hitap etmediği gibi tüm kültürleri içerisine alan anonimliktir. Din, inanç ya da dil kültürüne sahip herhangi bir halk, adı geçen uygarlıkların sadece kendilerinin atası olduğunu ileri sürmesi cahillik, ırkçılık ve gericiliktir. İnanç ya da dil kültürlerini net olarak tarif etmek, Orta Çağ’ ile ele alındığında ancak somutlaştırmak mümkündür. Çünkü yazılı ve düzenli dil (Gramatik) kültür eğitimi, uluslaşmaya giden adımlar, bu tarihlerden itibaren başladı. Orta Çağ’dan önceki kaynaklar hem yetersiz hem de düşünülenden daha fazla anonimlik taşıyor. Bu da Alevilik veya herhangi bir dini, inancı, dili söz konusu uygarlıklara tamamen saplantılı şekilde bağlamak, Aleviliğe hiçbir şey kazandırmamıştır. Pirlik konusunda da gerek egemen güçler gerekse Alevi feodal ve kariyerist kişilikler, benzer oyunları oynandığı için Pirliği herkes kendi kafasına göre şekillendirmektedir.
Kaynaklar:
Nietzsche Friderich –  Böyle Buyurdu Zerdüşt
J.M. Roberts- Avrupa Tarihi- İnkılap Yay.
William H. Mc Neill- Dünya Tarihi- İmge Yay.
Nişanyan. Türkçe Etimolojik Sözlük.
Türk Dil Kurumu (TDK) İnternet sayfası.
Ali Şeriatı- Dinler Tarihi, Seçkin Yay.
İ. Zeki Eyüpoğlu- Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi, Seçkin Yay.
İhsan D. Dağlı- Orta Doğu’da İslam ve Siyaset, Boyut Yay.
Kitabı Mukaddes Şirketi, Orhan Matbaacılık
E. Hamdi Yazır- kuran-ı Kerim ve Yüce İlmi Hali. Huzur Yay.
Felicien Challleye- Dinler Tarihi, Varlık Yay.
Yazar Nuri Öztürk- İslamı Anlamaya Doğru, Yeni Boyut Yay.
Faik Bulut- Alisiz Alevilik, Doruk Yay.
Mircea Eliade- Şamanizm, İmge Yay.
Turan Dursun- Kuran Ansiklopedisi 8 Cilt. Kaynak Yay.
Ethem Xemgin- Aleviliğin Kökenindeki Ahuramazda ve Zerdüşt Öğretisi, Berfin Yay.
Musa Şanak- Mezopotamya’da Dinlerin Doğuşu, Aram Yay.
Mircea Eliade-Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi 3 Cilt, Kabalcı Yay.
Cemal Zöngür- Din ve Felsefe Açısından Kızılbaşlık- Ozan Yay.
Alaeddin Şenel- Siyasal Düşünceler Tarihi- Bilim ve Sanat Yay.
 
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...