Sibel Özbudun ağ günlüğü

Öforinin ortasında, unutulmaması gerekenler…[-]

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

küçük işlere tutunan ve daha büyük olanların

peşinde koşan küçük insanlarla dolup taşabilir.”[1]

 

Bir kez daha seçimin eşiğindeyiz. Ve bir kez daha hem muhalefette hem de sosyal medyada bir öfori… “Bu kez oldu! Bu kez düştü düşüyor! AKP (ve reisi) bu kez gidici…”

Bu iyimserliğin hayatta karşılık bulmasını en çok isteyenlerdenim, emin olun.

Kapitalizmin kendini imhası: Neolibarlizm[1]

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

anlamayan düşünceler,
sadece onlar gerçektir.”[2]
 
Söze şunu vurgulamakla başlamalı: Liberal ahlâk kuramının varsaydığı, tüm zamanlar ve tüm insanlar için geçerli, tekil, bütüncül bir “etik” tasavvuru, bir yanılsamadan ibarettir.
Bu önermeye ilişkin uzun uzadıya tartışmalara girişmek -hele ki siz felsefeciler karşısında- antropoloji çıkışlı biri olarak benim haddim değil. Ama yine de sözlerimi açımlamak durumundayım.
 

Marksizm ve Kadınların Kurtuluşu

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

kurtuluş derecesi,
özgürlüğün en temel göstergesidir.”[2]
 
 “Marksizm ve Feminizmin Mutsuz Evliliği”; Heidi Hartmann’ın 1979’da yayınladığı makalesinin başlığı buydu. Bu makalenin yayınlanmasından bu yana, Marksizm’e yönelik feminist eleştiri, aşağı yukarı aynı argümanları öne sürmektedir. Şöyle özetlenebilecek argümanlar:

“Kral Çıplak” Deme Vakti: 2018 İstanbul’un 1 Mayıs’(lar)ı[*]

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

Ben görür müyüm bilmem, ama kuracaklar mutlaka
Coşkuyla çakacaklar her çiviyi, türkülerle dökecekler betonu”[1]
 
Moda deyişle, “Orta Sınıf”ın (ve siyasetlerinin) gözü aydın, “Şenlik tadında, olaysız 1 Mayıs 2018” kazasız, belasız atlatıldı…
Hemen herkes, medyanın da ifade ettiği üzere, “memnun” (denilebilir)!
Takvim: “1 Mayıs coşkusu.[2]

Oktay Ağabey(imiz)…

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

düşlerini dinle.”[2]
 
Bazı insanlar vardır, su gibidirler. Duru, sade, iddiasız…
Tumturaklı değildirler. Patırtıcı, hiç…
İkide bir ne kadar kahraman, ne kadar vaz geçilmez olduklarını anlatmazlar size. Hatta hiç anlatmazlar.
İçeride yattıklarının, gördükleri işkencenin hesap pusulasını olur olmaz koymazlar önünüze.
“Ben bu kadar çektim, şeflik bana düşer” cümlesini bir kez olsun telaffuz etmemişler, akıllarından dahi geçirmemişlerdir hayatları boyunca…

Sinemacı Yılmaz Güney Ermeni soykırımı üzerine konuşuyor

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

1915’den itibaren, kolektif katliamlardan ve kitlesel sürgünlerden oluşan planlı ve sistemli bir politika Türkiye Ermenilerinin yok olmasıyla sonuçlandı.
Sayın Başkan,
Saygıdeğer mahkemenizin Ermeni Soykırımı üzerine bir oturum düzenleyeceğini ilgiyle öğrendim.
Adalete aşık insanlar, hele ki benim gibi Türkiye kökenliyseler, bu sorun karşısında kayıtsız kalamazlar. Bu nedenledir ki izninizle birkaç düşünceyi dikkatinize sunmak istiyorum:

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
RSS - Sibel Özbudun ağ günlüğü beslemesine abone olun.