Aleviliğin Başlangıç Tarihi ve Çıkış Felsefesi

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Bu makale yaklaşık otuz yıllık birebir saha çalışmaları, tarih ve kültür araştırmalarım sonucunda ortaya çıkmıştır. Elde ettiğim bu bilgileri artık yayımlamanın zamanının geldiğini düşünüyorum. Çünkü vermiş olduğum kaynaklar ve tarihsel bilgiler, hem Aleviliğin hangi tarihte kimler tarafından ortaya çıkarılıp yaşattığını belgelerken, aynı zamanda bazı kişi ya da kişilerin politik çıkar ve korkaklıkları yüzünden Aleviliği, İslam vb. yapıların içerisine neden soktuklarının da bir deşifresidir.

 Aleviliğin geldiği noktayı malum herkes biliyor, Alevilik tamamen bitmeden bu kaynak ve bilgileri paylaşmak, benim insani görevim olduğu düşüncesiyle yayımlıyorum.
“Kendi tarihiyle yüzleşmekten korkanlar, her zaman birilerini taklit ederek yaşar. Böyle bir psikolojiye sahip olmak demek, o birey ve toplumları herkesin rahatlıkla kullanması demektir”.
Asırlar boyu Anadolu ve Mezopotamya’da, tarihleriyle yüzleşmekten korkarak yaşayan halklardan Türk ve Kürtler başta gelenlerdir. Her iki toplum kimliklerini tarif ederken, İslam’dan başka bir kültürü tanımamaları, özlerine uzaklaşarak yaşadıklarının somut göstergesidir. Bilimsel olarak birey ve halklara kimlik kazandıran temel değer, Anadili ve bu dille yarattığı kültürüdür. Dinler ikinci ve üçüncü sırada gelir. İslam’ın emperyalist yayılmacılığı yüzünden, özellikle Kürt ve Türkler, öz değerlerini inkâr ederek ancak bölgede kalıp yaşayabilmişlerdir. Kürtlerin önemli bir kısmı ulusal hareketle birlikte, özden kaçış psikolojisini önemli ölçüde aşmış bulunuyorlar. Türkler ise tarihsel gerçekleriyle, bilimsel temelde yüzleşmekten sürekli kaçan bir karakterle yaşamaya hâlâ devam ediyor.
 
Türk ve Kürtler bu tanıma uygun en iyi örnektir. İslam bir din olarak Arapların günlük kullandıkları sıradan yaşam ve inanç kültürüyken, Türkler ve Kürtler İslam’a, Araplardan daha radikal şekilde inanıp, Kuran’ın Arapçadan başka bir dille okunmasına en çok karşı çıkanlardır. Bu özden kaçışın en önemli tarihsel kanıtıdır. Türk ve Kürt Alevilerin, dünya toplumları tarafından kendi inanç değerleriyle ciddiye alınıp o toplumlar içersin de yer alabilmeleri, “Aleviliğin Tarihsel ve Temel İlkesel” çıkışına uygun yenileme doğrultusunda hareket ettiklerinde mümkündür. İslam’a saygı duymak ayrı şey, kendi tarihi gerçeklerini gün yüzüne çıkarıp hesaplaşmak ayrı şeydir. Alevilerin acilen tarihleriyle yüzleşmeye ihtiyaçları var. Bunun içinde sıralanan maddeler önemli bir çıkış kaynağı oluşturmaktadır.
 
1-Alevilikte Felsefe.
Alevilik; doğa, canlılar ve insan başta olmak üzere, inanan inanmayan herkesi kucaklayan hümanist, sosyal, siyasal ve psikolojik değerleri çağdaş şekilde temel alan, materyalist ve metafizik felsefenin bir sentezi olup, bunun felsefi adı Dualizmdir.
 
2-Alevilikte Tanrı Anlayışı.
Soyut ve somut varoluş teorisini felsefeciler hem yaratılış hem de maddesel var olma temelinde ele alıp, insanı ve doğayı iki teori üzerinden yorumlamışlardır. Aleviliğin ilk isimleri olan Zerdüştlük, Mazdek, Hürremilik, Mani, Ezidilik, Babailik ve Kızılbaşlık, var oldukları tarihten itibaren, düalist felsefeyle ateş, güneş, toprak, su ve insanı, Hak anlayışıyla yüceltirken, diğer taraftan Hızır benzeri bilinmeyen üstün gücün, varlığını kabul eden bir tanrıcılıktır.
 
3-Alevilikte Hızır İnancı.
Aleviler Hızır kültünü; hem maddi (Somut) bir dayanışma amacıyla hem de (Soyut Tanrısal) bir düşünce temelinde ele alıp, Hızır adına tutulan oruç, ziyaret yerlerinin kutsanıp adak adıyla kurban vb. yapılması, metafiziksel düşüncedeki tanrısal dini inancın özetidir.
 
4-Alevilikte Din ve İnanış.
Doğadaki maddi varlıklarda dahil fizik ve ötesi anlayışa önem verip, Hızır adıyla tanrıyı cisimleştirip maddileştirirken, aynı zamanda bilinmeyen üstün varlık şeklinde kutsayıp, cemevlerinde sazlı sözlü beyitlerle yaşatılan ritüeller bütünüdür.
 
5-Aleviliğin İlk Somutlaşıp Yaşatıldığı Tarih ve Uygarlık.
Evren, varlıklar ve canlılar; proton, nötron ve elektronlardaki artı-eksi kutupların etkisiyle var olup hareket ederlerken, bu doğal döngü insanda iyilik ve kötülük şeklinde bir karakteri kazandırmıştır. Doğa ve insanda mevcut olan bu karakteri ilk defa, M.Ö.7.yüzyılda düalist düşünce yapısıyla “iyilik kötülük-aydınlık karanlık” felsefesiyle sentezleyip din, inanç, yaşam ve ahlak felsefesi olarak, ilk defa Zerdüşt tarafından gerçekleştirilmiştir. M.Ö.550’den itibaren Mazdek bunu daha da geliştirip, ilk komünal toplum ve ahlak felsefesi adıyla Med, Pers, Sasani imparatorluklarında yaşatılmasını sağlayan kişidir. Aleviliğin insan, doğa ve ahlak felsefesinin temel özü, bu tarihsel kültürel gerçeğe dayanır. Bunun dışındaki ifade ve tanımlamalar, daha sonradan ortaya çıkan tek tanrılı dinlerden etkilenen kişilerce Aleviliğin içerisine sokulanlardır.
 
6-Alevilikte Kırklar Makamı.
Kırklar Meclisi şeklinde de yorumlanacak bu kültür, yalnızca Zerdüşt ve Mazdek dönemlerinde Med, Pers ve Sasani İmparatorluklarında gerçekleşen üst yönetim makamıdır. Sasanilerden sonra Alevilik bir daha otorite kuramadığından, bu makam tamamen ütopyadan ibaret kalmıştır. Günümüzde bunu yeniden gerçekleştirmek pek olası görünmüyor.
 
7-Alevilikte Rıza Şehri.
Kırklar Makamında olduğu gibi Rıza Şehri de benzer bir tarihi geçmişe sahiptir. Rıza Şehri anlayışının temeli olan komünal yaşam şekli, her şeyin ticarileştiği günümüz toplumsal yapısında olduğu gibi uygulanması, artık mümkün değildir. İçinde yaşadığımız çağda, Aleviler inanç, siyasal, kültürel ve sosyal örgütlenmelerini, inanç kurumlarında oluşturacakları profesyonel birimlerle, Rıza Şehrine benzer bir yaşamı gerçekleştirebilirler.
 
8-Alevilikte İnançsal Farklılaşma.
Anadolu, Mezopotamya ve Balkanlardaki Bektaşilerde dahil, sayıları otuz milyonu bulan Alevilerin inanış, tapınma ve yaşattıkları ritüellerin temeli, Medlerden gelir. M.S.7. yüzyıldan itibaren Sasani İmparatorluğu dağılırken, bölgede İslam’ın etkinlik sağlaması, Zerdüştlüğe inanan topluluklarda ciddi bir inançsal farklılaşma yaratmıştır. Bu farklılaşma 1400'lü yıllardan itibaren daha da derinleşirken, Aleviler içerisine düştükleri çaresizlik sonucunda, İslam’a en iyi muhalif olan Şii İslam’ı bir barınma şemsiyesi olarak görmüşlerdir. Böylece Kızılbaşlar ve Ehlibeytçiler olarak iki anlayışa bölündüler. Şii İslam’ın, Aleviler üzerindeki etkisini kırmak düşünülenden daha zor olduğundan, Aleviler her iki yapıyı günün koşullarına göre yeniden düalist felsefeyle sentezleyerek siyasal, kültürel ve inançsal birliği sağlayabilirler.
 
9-Alevilikte İnsan.
Etnik, dil, renk, cinsiyet farkı gözetmeden, kadın ve erkeğin her ortamda aynı haklara sahip olduğunu, bunu üst ahlak felsefesiyle çağdaş, modern ve demokratik ilkelerle insanı eğiterek yüceltmektir.
 
10-Aleviliğin Çağa Uyarlanması.
Dört kapı kırklar makamı, cem, semah, dara durma, musahiplik, lokma dağıtımı gibi ritüellerin çoğu, günümüzde anlamını tamamen yitirmiş durumda. Anlamını yitirmiş bir ritüelin yeni kuşakları etkileyip çekici olacağını düşünmek, kendini aldatmaktır. Bunların yerine Alevi Cem Evleri gibi kurumlarda, profesyonel Ahlak felsefesi eğimi ve sosyal yardım üniteleri hayata geçirildiğinde, genç ve yaşlı her Alevi bu kurumlara daha fazla ilgi gösterecektir.
 
11-Alevilikte Varoluşçuluk.
Varoluş felsefesi dünyaca tanınmış onlarca filozof ve felsefeci tarafından incelenmiş olup, bir kısım felsefeciler tanrısal yaratıcılık şeklinde teorileştirirken, diğerleri bunu insanın kendi düşüncesinin maddi ve somut kültürel üretimi olarak belirlemişlerdir. Aleviler bu iki düşünceden yalnızca birisini tercih ettiklerinde, inançlarının eksik kalacağını düşünüp, varoluşçuluğu dualist felsefi mantıkla sentezleyerek, madde ve ruh temelinde ikisini birden yaşatmaları, temel kültürlerine en uygun olanıdır.
 
12-Alevilikte İnançsal ve Siyasal Örgütlenme.
Yaşanılan ülkelerin gerçekliği göz önüne alınarak, özerk inançsal yapılar şeklinde kurumsallaşıp çağdaş inanç, kültür ve ahlak ilklerini kendi topluluğuna eğitim olarak verebilecekleri maddi, siyasi ve öz savunmacı yapıyla ancak gerçek bir örgütlenme yapabilirler. Gerekirse kendi siyasi partilerini kurarak da bunu gerçekleştirmeleri mümkündür.
 
13-Alevilik Neden Horlanıp Aşağı Görüldü.
Aleviliğin temelindeki Mazdeist komünal (Komünist) yaşam felsefesi ve inanç şekli, tek tanrılı her üç dinin yüce ve en büyük Tanrı adıyla toplumu kul, köle gören siyasal dini politikalarını deşifre ettiği için aşağılanıp katliamlara maruz kalmıştır. Buna ekonomik ve bölgesel etkenlerde eklenince, Aleviler yok edilmeden ya da değersizleştirilmeden, tek tanrılı dinlerin bölgede hükümranlık sağlaması mümkün değildi. Bu yüzden sürekli horlanıp ötekileştirilerek katliamlar yapıldı ve yapılamaya devam ediliyor.
 
Bu tarihsel, siyasal, inançsal ve kültürel gerçekler göz önünde bulundurulmadan, anlam ve etkisi çoktan bitmiş temennilerle, Aleviler asla bir adım ileri gidemeyeceklerdir. Mevcut Alevicilik anlayışı, bilinçli bilinçsiz çok hızlı bir dejenerasyonla yok olmaya doğru hızla götürülmektedir. Gerçekten Aleviler bu kültürü yaşatmak istiyorlarsa, en ufak çekinceye meydan vermeden her noktasını modernize edip, çağın şartlarına uyarlayarak bunu gerçekleştirebilirler. Başka bir alternatifleri bulunmuyor Alevilerin.
Cemal ZÖNGÜR
Kaynaklar:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Zerd%C3%BC%C5%9Ft
Friedrich Nietzsche - Böyle Buyurdu Zerdüşt.
Alaeddin Şenel- İnsanlık Tarihi. İmge Kitapevi.
Alaeddin Şenel- İlkel Toplumdan Uygar Topluma. Birey Toplum Yay.
Musa Şanak- Mezopotamya’da Dinlerin Doğuşu. Aram Yay.
Etem Xemgin. Mazda İnancı ve Alevilik. Berfin Yay.
Ali Şeriatı- Dinler Tarihi. Seçkin Yay.
İ. Zeki Eyüpoğlu- Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi. Der Yay.
İhsan D. Dağı-Ortadoğu’da İslam ve Siyaset. Boyut Yay.
Kitabı Mukaddes Şirketi- Orhan Matbaacılık. 
E. Hamdi Yazır- Kur’an-ı Kerim ve Yüce İlmi Hali. Huzur Yay.  
Felicien Challeye-Dinler Tarihi. Varlık Yay.
Yaşar Nuri Öztürk- İslam’ı Anlamaya Doğru. Yeni Boyut Yay.
Charles Keiht Maisels- Uygarlığın Doğuşu. İmge Yay.
Willian M.  Mc Neil-Dünya Tarihi. İmge Yay.  
İlhan Arsel- Şeriat ve Kadın. İstanbul 1995.
Faik Bulut- Alisiz Alevilik. Doruk Yay.
M. İlin- E. Segal-İnsan Nasıl İnsan oldu. Say Yay.
Mircea Eliade-Şamanizm. İmge Yay.
Mircea Eliade-Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi 3 Cilt. Kabalcı Yay.
Sigmund Freud- Günlük Yaşamın Psikolojisi. Payel Yay.
Eugene Enriguez-Sürüden Devlete. Ayrıntı Yay.
Turan Dursun- Kuran Ansiklopedisi 8 Cilt.
Turan Dursun-Din Bu 1.2. Cilt. Kaynak Yay.
Cemal Zöngür- Din ve Felsefe Açısından Kızılbaşlık. Ozan Yay.

Kategori: 

Yorumlar

Bektaş TOSUN kullanıcısının resmi

Bektaş TOSUN (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Demek ki; Alevilik en eski inançlardan birisi hatta temel bir felsefeye dayanıyor.
Bazı ritüellerin günümüz koşullarında geçersiz olacağını veya zaman iel çelişeceğini
düşünmüş olsakta, bir kominal toplum felsefesi olan, KOMÜNİZ mi savunup, aynı kominal toplum
felsefesini benimseyen RIZALIK ŞEHRİ nin çağdışı olmasını söylemek bir çelişki olduğunu gördüm.;
Biri, yaşanmış bir felsefi boyutu olan, diğeri hala itopya bir olgu gibi duran kavram olduğu çıkıyor ortaya.
Emekte pay koyup, paylaşımda pay almanın rituel bir biçimi "Rızalık şehri" değil mi?
Kısa bir ön sezi olarak bunu söylemek istedim.
Kolay gelsin yoldaş.

Aydın Can  kullanıcısının resmi

Aydın Can (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Din dil ırk renk cinsiyet ayrımı yapmadan çağdaş düşünceyi, Cem evleri inde olmadan da, başka düşünce ve inançların insanları ile ortak yaşam için ortak çalışmalarla başara bilirler.Ozaman Daha verimli, güçlü etkin olurlar.Aleviler bu zamana kadar örgütlü güç oladılarsa bundan SONRA Zor olurlar.
Bilim, doğa Adalet dayanışma felsefesi çözüm üretir.
Eline sağlık.

Özkan Kaya kullanıcısının resmi

Özkan Kaya (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Makale ilginç. Ben dinsizim ve mevcut "dinler" ile nahoş bir münasebetim var. Onlara itibar edenlerin çoğunun bir "alışkanlık" kurbanı olduğunu düşünürüm. Aleviler de bu alışkanlık meselesine konudurlar. Aleviliği, yaşamış olduğu şüpheli olan Muhammed'in amca oğlu ve damadı olan Ali ile ilişkilendirenler çevremde ağırlıkta. Makalede bu ilişki dolaylı yoldan reddediliyor. Keşke her kendini Müslüman kabul edenler gibi, her kendini Alevi olarak bilenler de itibar ettikleri olayı biraz inceleseler. Ben Berlin Aydınlanma Kulübü Facebook sayfamda dinlerden bağımsız bir yaşama kılavuz olmaya çalışıyorum. İlgilenenler uğrayabilir.

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi

Cemal Zöngür tarafından tarihinde gönderildi

Özkan Bey öncelikle ilginize teşekkür ederim. Sizin de belirttiğiniz gibi, Alevilerin büyük bir çoğunluğu Aleviliği detaylı, bilimsel ve objektif bir bakış açısıyla incelemekten sürekli kaçıyorlar. Bunun en temel nedeni, Aleviliğin Zerdüşt ve Mazdek'e dayanmasından korktukları içindir. Sayfanızı ziyaret  edeceğim. Selamlar

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi

Cemal Zöngür tarafından tarihinde gönderildi

Bektaş Can, yorumun için teşekkür ederim. Ancak makalede de belirttiğim gibi, Orta Çağdan kalma kültürlerin büyük bir çoğunun artık günümüz dünyasında yaşatılması mümkün değil. Rıza Şehri uygulamasından tutalım, eski Komünist yönetim şeklini de günümüzde uygulama imkanı kalmamıştır. 21. Yüzyıla uygun bir komünal yapı geliştirilmelidir.

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...