Hiçbir şey eskisi değil!

Nural Yılmaz kullanıcısının resmi
İçimde hep aynı korku var. Kâbuslarım bile hep bu korku üzerine.

 
Kapkaranlık bir yerdeyim. Hiçbir şey gözükmüyor. Sadece yanımda duran uzun boylu, iri yapılı  bir adamın aniden  yere yığıldığını görüyorum. Elleriyle gözlerini kapamış çığlık atıyor. Gözlerinden tazyikle kan fışkırıyor. Yerde can çekişircesine debeleniyor adam. Her yer kan içinde kalıyor anında! Yardım istiyor benden. "Nural, doktorumu ara, doktorumu ara" diyerek inliyor. Ben onu tanımıyorum ama o benim adımı biliyor. Kim ki bu?
 
Telaşla  üstünü başını karıştırıp telefonunu buluyorum. Rehbere bakarken kayıtlı numaralar ve isimler hiç yabancı gelmiyor  gözüme. Tam bir doktor adı  bulup arayacakken bir başka adam beliriyor tepemde. Hızla uzun siyah saçlarımı kapıyor, eline dolayarak sürüklüyor beni. Canımı  acıtıyor.
"Arama sakın!" diyor çok yüksek bir sesle bağırarak!
"Neden?" diye soruyorum. "Adam can çekişiyor ambulans çağırmak lazım" diyerek gözlerimi gözlerine dikiyorum adamın. Yüzü çok zayıf ve zenciye yakın bir esmerlikte. Kemikleri gözüküyor nerdeyse.
"Benim arabaya atıp götürsem, taşıyamam ki! Yardım eder misin? Ya da en iyisi ambulans" diye ekliyorum.
"Ben Azrail'im. Tanımadın mı?" diyor.
Şaşkınlık içersindeyim. Suratı korkunç gözüküyor. Elleri hâlâ  saçlarıma dolanmış vaziyette. O kadar uzun ki tomar halinde boğazıma dolayarak  sıkıyor. Sıktıkça da canım acıyor.  Diğer adam yerde kıvranıyor hâlâ. Fışkıran kan yüzüme gözüme sıçrıyor. Etraf zifir karanlık. Başka hiçbir şey gözükmüyor.
"Götürmeyeceksin kocanı hastaneye" diyor.
Dilim tutuluyor o anda! 'Ne kocası?' diye soramıyorum. Benim kocam yok ki! Evli değilim ki ben! Adamı tanımıyorum bile. Ne kocası ya?  Adam ölüyor!
"Kanser onun gözlerine kadar  her tarafında metastaz yaptı" diyor Azrail. "Kurtulmaz artık! Bırak tedavilerle acı çekmesin" diye ekliyor.
O anda dilim çözülüyor. "Kardeşim Özgür'ü aramama izin ver" diyorum yalvararak. O uçar gelir kurtarır beni nasılsa...
 
"Özgür, Özgür!" diye bağırıyorum. Bağırdıkça Azrail saçlarımdan çekerek yerde sürüklüyor beni. Daha çok canım acıyor.
 
Çığlık atarak yastıktan fırladım. Oturdum yatağın içinde. Etraf karanlık. Nerdeyim ben? Gece lambasını açmayı akıl edebiliyorum neyse ki!  Kedilerim yatakta mışıl mışıl uyuyor. Elimi saçıma götürüyorum. Kirpi gibi! Alnım, boynum ter içinde. Geceliğim terden ıslanmış. Yanağımın içi acıyor. Isırmışım belli. Konuşmak istiyorum. "Zeynep" diye sesleniyorum kedime. Tınmıyor. Dilim tutulmamış şükür. Konuşabiliyorum demek. Özgür nerde? Azrail nerde? Can çekişen o adam kimdi? Ellerimle kafamı tutuyorum sıkıca. Yataktan kalkmaya korkuyorum. Ya kapının  arkasındaysalar! 
Komodinde duran su şişesini dikiyorum kafaya. Koca şişe bitiyor nefes almadan. Biraz rahatlıyorum. Korkarak banyoya gidiyorum. Aynaya bakıyorum. Gözlerim yerinden fırlayacak gibi gözüküyor. Etrafı dinliyorum. Çıt yok. Elimi yüzümü boynumu yıkıyorum. Yetmiyor. Sıcacık bir duş alıyorum. Su her derde deva. Epeyce rahatlatıyor beni. Bornozumla tekrar yatağa giriyorum.
Gözlerimi tavana dikip, "Hayır metastaz falan yok! Azrail de yok!" diye kendi kendime sesli konuşuyorum.
"Kâbus görmüşüm."
 
Tedavilerim bitip evime döneli tam üç ay oldu. İlk üç aylık kontrolüm iyi.  Her şey yolunda. Ancak aylardır sanıyordum ki hepsi bittiğinde sevinç çığlıkları atacağım. Bayram edeceğim.
Hayır! Yapamadım! Yapamıyorum! İçimde hep aynı korku var. Kâbuslarım bile hep bu korku üzerine. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık hayatımda. Bu korkuyla yaşamak çok zor. Kurtulmam lâzım bundan. Nasıl olacak peki? Nasıl başaracağım bunu? Bilmiyorum. Bildiğim tek şey, o günlere bir daha geri dönmek istemediğim.
 
 
5 Nisan 2016, Fethiye

Kategori: 

Yorumlar

Nural Yılmaz kullanıcısının resmi

Nural Yılmaz tarafından tarihinde gönderildi

Geç gördüm yorumunuzu. Çok teşekkür ederim. Çok iyiyim. Her üç ayda bir kontrolüm var ve iyi gidiyor şükürler olsun...
 
Sevgilerimle...

Bunları Okudunuz mu?

07/10/2025 - 19:12
06/28/2025 - 19:38
06/15/2025 - 12:53

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...