Dersimiz: Komutan(Imız) Che veya Hasta Sıempre, Commandante![*]
Öcünü almak için haksızlıkların.
Asi yıldızlar parlasın alnımızda.
Yenemezsek ölürüz ne çıkar...”[1]
Öcünü almak için haksızlıkların.
Asi yıldızlar parlasın alnımızda.
Yenemezsek ölürüz ne çıkar...”[1]
hatta geçmez bile.”[2]
Murathan Mungan’ın, “Bu ülkede zaten her şey çok krizde. Her şey çok çabuk kırılacak bir yapı gösteriyor. Hep irili ufaklı krizlerden geçiyoruz. Dahası, Türkiye’nin kendisi bir kriz ülkesi... Krizde olmayan bir şey var mı? Eğitimimiz krizde, adaletimiz krizde, ekonomimiz hep krizde, demokrasimiz hep krizde, gerisini siz çoğaltın,”[3] diye tarif ettiği acılı coğrafyamızın malum ve meş’um tarihinin mimarının lanetli egemenler olduğunu bilmeyen var mı? Hâlâ varsa ne yazık…
korkaklar için bilinmezlik,
cesurlar için ise şanstır.”[2]
“Özel bir şirket uzaya adam yolladı diye heyecanlanıp insanlık ve gelecek adına umutlanmayı anlamıyorum. O uzay, o gelecek bizim değil. Sen ben, hepimiz o şirketler yaşasın diye salgın sırası işe yollanan kalabalıklarız. Sokakta gırtlağına basılanlarız. Cop, kurşun yiyenleriz.”
Ümit Ünal’ın 31 Mayıs (2020) tarihli twit’i böyleydi…
Herkes için eşit, türdeş, tekil bir “gelecek” olmadığının çarpıcı bir ifadesi…
sıra öfkenin”[1]
Bugün(ümüz)de geleceğ(imiz)i biçimlendirmek için Covid-19 pandemisi kadar, -hatta onun da ötesinde!- birlikte getirdikleri, kilit önemi haiz.
Çünkü coronavirüsün iyice açığa çıkardığı geçiş dönemi, “fetret devri” olarak nitelenebilecek bir “Yaklaşan Felaket” (tehdit + imkân) sanki.
Kaleminde keramet vardır Cengiz Hocamızın. Onu kıymetli kılan da duruşuyla müsemma bu “keramet”tir zaten. Bunun son kanıtlarından biri de, ‘Kapital’in Mantığı-Maddeci Diyalektik Mantığa Giriş’[2] başlıklı yapıtıdır.
i) “Kapitalizmin Genel Görünümü”; ii) “Kapital’i Anlamanın İlk Koşulu”; iii) “Diyalektik Mantık”; iv) “İşçi Sınıfının Konumu”; v) “Hegel’de Diyalektik”; vi) “Maddeci Diyalektik” başlıklı 6 bölümden oluşan eser; Kapital’in diyalektik materyalist yorumunun olgun bir örneğidir.
Görüp de görmezlenerek?
Cevabı dostum esen yeldedir
Cevabı esen yeldedir.”[1]
“Zaman kıyısı olmayan bir nehirdir,” der Marc Chagall; hiçbir şeyin “mutlak” olmadığının altını çizerek.
Siz bakmayın Coronavirüslü bugünlere; O(nlar) da Deniz’lere, Gezi Park(lar)ına, Haziran(lar)ına gebedir.
Boşuna mı demiş, “Günün her doğuşu yepyeni ayrı bir gün getirir,” diye Ernest Hemingway.
II) BAŞKALDIRI HAKİKÂTİ
II.1) GEZİ/ HAZİRAN MÜCADELESİ
III) İTİRAZIN ÖZELLİĞİ
III.1) NEYDİ, NASIL YORUMLANDI?
III.2) MUHTELİF ZIRVALAR
IV) “ORTA SINIF” MI?
IV.1) GENÇLİK İLE KADINLAR
IV.2) SANATÇI(LAR) VE DURAN(LAR)
V) KÜRTLER VE BDP’NİN TAVRI
Iı. Ayrım: Kapitalist Virüs
Iı.1) Krizin “Ydd”Si!
Iı.2) Kapitalizm Büyük Bunalımı
Iı.3) Sürdürülemez Kapitalist Gerçek
Iıı. Ayrım: Yerkürenin Covıd-19 Hâli
Iıı.1) Covıd-19’un Merkez Üssü: Emperyalist Abd
Iıı.2) Trump’lı Amerikan Felaketi
Iıı.3) Corona Yıkımı Her Yerde!
Iv. Ayrım: Virüs Sadece Katalizördür!
bütün gündüzlerin,
bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan,
yeni bir başlangıç vardır.”[1]
Bugün Hıdırellez; eski(meyen) yeni(lene)nin başlangıcı; baharın isyancılığını hatırlatan ölümsüzlüğün 6 Mayıs’ı…
Nâzım Hikmet’in, “Pişman değilim yaşadıklarımdan,/ öfkem belki de yaşayamadıklarımdan”…
Ahmed Arif’in, “Tütünsüz, uykusuz kaldım/ Terk etmedi sevdan beni”…
İnsanın içini doldurup düşündüren, umutlandıran, ısıtan anlam dolu kelimeler vardır:
Devrim, aşk veya özgürlük gibi…
Ya da çocukların, çiçeklerin adları…
Sonra yoldaşlık, cesaret ve emek gibi…
Helin, Mustafa benzeri; türküler gibi ölümsüzleşenlerin isimleri…
Ölüm orucunun 320. Günündeki bizim İbrahim Gökçek de onlardandır…
Gücümüzün nelere yetebileceğini hepimize öğretenlerdendir o:
Eugene Pottier, Paul Robeson, Victor Jara, Ruhi Su, Aşık İhsani, Aşık Mahsuni, Ahmet Kaya ve daha nicelerinin yoldaşıdır…