
Üç-dört skeç hazırlamıştık. Birkaç arkadaşımız da folklor çalışmalarına katılmıştı. Derneğin önünde halay çekip duruyorduk.
Dernekteki çalışmalar hummalı bir şekilde sürüyordu.
Nihayet hazırlıklar bitmiş, yavaş yavaş derneğin önünde toplanmaya başlamıştık. Yaşlıları, kadınları otobüslere bindirip önceden yolluyorduk. “Bizde yayan gideriz” düşüncesiyle yola koyulduk. Yola koyulduk koyulmasına da, yürümemiz korsan yürüyüşe dönüşmüştü. Kısa Faruk’un kenardan attırdığı ve söylettiği slogan ve marşlarla fuara kazasız belasız varmıştık. İçeri girdiğimizde sahne düzeni kuruluyor ve ses ayarları yapılıyordu. Ses düzenini mahalledeki Fahri arkadaştan temin etmiştik. Fahri renkli bir kişilikti. Bizi destekliyordu ama suya sabuna dokunmak istemiyordu. “Ben sanatçıyım” diyordu. Birçok sanatçıyı mahallemize getiren de oydu. Bir keresinde Münir Özkul’u getirmişti. Fahri “Bir aksilik olursa anında müdahale ederim” deyince “çok iyi olur” demiştik kendisine. Yavaş yavaş salon dolmaya başlamıştı.
Gelenlerden birileri Fahri’yi sahnede elinde mikrofon, ses düzenine ayar verirken görünce, onu dernek üyesi sanıp “İbrahim’den söyle” deyince Fahri de o zamanlar yeni yeni sesi duyulan İbrahim Tatlıses’in çıkış parçası olan “Ayağında Kundura’yı söylemeye başlamasıyla sahneden karga tulumba aşağı indirilmesi bir olmuştu. Ne olduğunu anlayamayan, sahneden aşağı yaka paça inen müzik aletlerin sahibine sebebini anlatmakta çok zorlanmıştık. Fahri “Verin malzemelerimi!” diye epey yırtınıp durmuştu.
Gece güzel geçmiş, Mehtap Mahallesi Halk Dayanışma Derneği bu geceye destek sunmuştu. Bir Mayıs’tan bir gün önce aramızdan ayrılan arkadaşım dostum Ferruh Acar (Kısa Faruk) anısına.
Ozan Yayıncılık'tan çıkan ANI/ÖYKÜ Gofret ve Çikolata kitabından