Adil Okay
İMGELERLE DUVARLARI DELEN MAHPUSLAR
Öncelikle Türkiye’de tırmanan faşizm koşullarında sesleri kısılmaya çalışılan politik tutsakların seslerini, umutlarını, ütopyalarını Bonn’da sizlere ulaştıran “kurum” çalışanlarını selamlıyorum. 22 Tutsak sanatçının, sansüre rağmen binbir zorlukla dışarıya çıkarabildiği eserlerinin sergilenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Ve tabi bizi imgesel bir yolculuğa çıkaran tutsak karikatüristler yanı sıra onları bu sergide yalnız bırakmayan siz izleyicilere, dinleyicilere de şükranlarımızı sunuyorum.
Hapishaneler kimilerine göre “modern” dünyanın ayıbı, kimilerine göre ise aynasıdır. “Suç ve suçlu” tanımı da “Adalet” gibi görecelidir. Politik mahpuslar “Ceza” kelimesinden türetildiğinden dolayı, kapatıldıkları bu mekânlara “Cezaevi” demez, daha çok “Hapishane” sözcüğünü tercih ederler. Zira “Cezaevi, Islahevi, Ceza İnfaz Kurumu… v.d.” egemenlerin hizmetinde olan “Devlet Adaleti”nin türettiği adlandırmalardır. Devlet, bu mekânlara kapatılan herkesin “suçlu” olduğu ön kabulünü dil’de başlatır. Dile yerleşen bu kavramlar giderek ön yargıya dönüşür. “Suç varsa ceza vardır, bunun doğal sonucu cezaevi olacaktır”. Mantık budur. Kimi zaman hakikatin peşinde koşan, ana akım medya dilinden uzak duran bizler bile bu tuzağa düşeriz. Ama bu egemen dil’i (ideolojiyi) benimsemeyen politik mahpuslar ısrarla “hapishane” kavramını kullanırlar.
Demem o ki, yasalar değişmiş, hapishane adları değişmiş, F Tipleri, E, T, L Tipleri icad edilmiş, yeni yeni, “modern“ hapishaneler yapılmış ama işkence, hak ihlalleri, keyfiyet kimi zaman az, kimi zaman çok devam etmiştir. Ve “rehabilitasyon, topluma kazandırma“ vaatleri de her dönem aldatmaca olarak kalmıştır.
Öte yandan politik mahpuslar anı bohçalarını asıl olarak dışarıda doldurmuşlardır. Bu anlamda “dışarıyı” da “içeri” gibi anlatacak birikimleri vardır. Ama bu birikimi, estetiği ihmal etmeden, sanatın olmazsa olmaz kurallarıyla işleyip ak kâğıda ya da tuvale aktarmak çetrefilli iştir. Sanatçı yoğunlaşmak için kimi zaman kalabalıklara karışmak kimi zaman da yalnız kalmak ister. Bu bir lüks değil, üretim daha iyi üretim için zorunluluktur. Ama zindandaki yazar – şair – ressam- karikatürist - besteci dilediği zaman yalnız kalamaz veya kalabalıklara karışıp, dilediği gibi gözlem yapamaz. Bu açığını ancak düş gücüyle ve anı bohçasına başvurarak kapatır. Ve okuyarak. Bu anlamda onlar düş yolculuklarında kimi zaman bizden daha özgürdür.
Sonuç itibariyle zindanda, o betimlemesi zor koşullarda üretmek ve “sanat” yapmak ise ayrıca takdiri hak eder. Ten’e “Ceza”nın Tin’e “Eza”ya dönüştüğü zindan koşullarına direnmiş ve o koşullarda üretebilmiş tutsakların sayısı da “Duvarları Delen Çizgiler” adını verdiğimiz bu sergide göreceğiniz gibi az değildir.
İçeride mahpusların, dışarıda bizim bin bir engeli aşarak, büyük ve kolektif emek harcayarak hazırladığımız bu serginin davetine icap edin! Bana inanın tutsakların imgeleriyle sadece bir hapishaneden diğerine değil, dünyanın dört bir yanına doğru yolculuğa çıkacaksınız…
Adil Okay
Yazar, Görülmüştür Ekibi Kurucularından, “Duvarları Delen Çizgiler” Sergi küratörü
İMGELERLE DUVARLARI DELEN MAHPUSLAR
DUVARLARI DELEN ÇİZGİLER ALMANYA'NIN BONN KENTİNDE AÇILIYOR
Açılış: 13 Mart 2023. Adres: Cafe des MİGRApolis. Brüdergasse 16-18 in Bonn
Özgürlük Temalı Mahpus Karikatürleri DUVARLARI AŞAN ÇİZGİLER hakkında
Kategori:
Bunları Okudunuz mu?
Hapishane Edebiyatı
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan
Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...
Konuk Yazarlar
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı.
“Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...