Yazar Adil Okay cezaevi yollarında büyüyen çocukları anlattı: ‘Bir yanları hep eksik büyüyorlar…’
Yazar Adil Okay cezaevi yollarında büyüyen çocukları anlattı: ‘Bir yanları hep eksik büyüyorlar…’
Yazar Adil Okay cezaevi yollarında büyüyen çocukları anlattı: ‘Bir yanları hep eksik büyüyorlar…’
12 EYLÜL VE FİLİSTİN GÜNLÜĞÜ III. BASKI
VE NAKBA’DAN GAZZE’YE FİLİSTİN DİRENİŞİ
2009 Yılında Ütopya yayınevinden çıkan anı belgesel bir çalışma diyebileceğim “12 Eylül ve Filistin Günlüğü” adlı kitabım iki baskı yaptı. Aradan geçen süre boyunca birçok Filistin temalı araştırma yazısına, TV programlarına, dergilere ve kitaplara kaynak oldu. Ancak Filistin sorunu çözülmedi. Kitapta yer canlı tanıkların ifadelerinde geçen İsrail mezalimi devam etti.
Adil Okay
MAHMUD DERVİŞ VE GAZZE
“Ve ant içtim ki
Bir mendil işleyeceğim yarına kadar
Gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
Ve bir tümceyle baldan ve öpücükten tatlı
Bir Filistin vardı, bir Filistin yine var” Mahmud Derviş
ZAMANIN RUHUNDAN ÜFLENMİŞ BİR KİTAP; SÖZLERİN İZLERİ
Buraya ne zaman ve nasıl geldiğimi bilmiyorum. Baktığım her yer tek renge kesmiş. Bir sis bulutu içinde. Atacağım her adım boşa gelecekmiş gibi. Ağzım neden bu kadar kuru?
İÇERİDE DIŞARIDA ŞİDDET: FESHANE VE HAPİSHANELER *
Politik mahpusların “şiddet, sansür ve direniş” temalı eserlerinin yer aldığı “İçeride dışarıda” adlı sergimizi Samandağ’da Evvel temmuz Festivali kapsamında açtık. 20 fotoğrafçının da dışarıdan katkı sunduğu sergimizin açılış konuşmasını yaparken, içeride dışarıda sanatçılara yapılan saldırılara değinirken aklımda İBB’nin Kültür Merkezi’ne dönüştürdüğü Haliç kıyısında yer alan Feshane’de açılan sergilere yönelik gerici kuşatma haberleri de vardı.
adil okay
Güvercin kanadından, telgrafın tellerine uzanan yol ve GÜL Güzel
SELAHATTİN DEMİRTAŞ İLE SANATA VE HAYATA DAİR SÖYLEŞİ
1-Adil Okay, Ayhan Kavak: Yazmaya içeride mi başladınız?
Selahattin Demirtaş:
Dışardayken de yazma denemelerim vardı ancak kitap halinde yayınlanmış herhangi bir çalışmam yoktu.
Adil Okay
İMGELERLE DUVARLARI DELEN MAHPUSLAR
Öncelikle Türkiye’de tırmanan faşizm koşullarında sesleri kısılmaya çalışılan politik tutsakların seslerini, umutlarını, ütopyalarını Bonn’da sizlere ulaştıran “kurum” çalışanlarını selamlıyorum. 22 Tutsak sanatçının, sansüre rağmen binbir zorlukla dışarıya çıkarabildiği eserlerinin sergilenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Adil Hocam, Merhaba
Sıkıca kucaklıyoruz. Her şeye rağmen sömürücü düzenine inat, iyi olmanızı diliyoruz. Kuşkusuz ezilen yoksul halkların yüreği bir yangın yerine döndü, döndürüldü. Bir kez daha acının öfkeye, öfkenin isyana dönüştüğü günleri hep birlikte yaşıyoruz. Kelimelerin anlamı daha bir ağır bu günlerde. O nedenle ne dense duygu ve düşünceleri güdük bırakacak bir biçare oluşun içindeyiz.
İşçinin, memurun, emeklinin aldığı zam, dolmuş farkına yetmiyor. Niye ayaklanmıyorsunuz kardeşim…” diye söylenerek dışarı çıktım. Arkamdan bir alkış tufanı koptu.
Alkış yetmiyor tabii dedim. İnternet başında “beğen” tuşuna basmanın ya da biz yürüyüş yaparken apartmanlardan el sallanmasının yetmediği gibi.