HAYFA VE DÜŞLER ÇOCUĞU/ Harun Ahmet

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi
Hayfa! Ben uykular uyurdum

Ve bu uykulardan sen geçerdin,
Bütün rüyalar çekilir sana yol verirdi,
Kayıp düşler bulunmuş
Ve uyumuş meleklerimiz uyandırılmıştı
Bütün beyazlığınla sen geçerdin o geceden …SEN!
Hayfa!
Sen gelmiştin!

Bir ışık mıydı önünde eğildiğim,
Söylenmemiş bir söz yoksa bir hayat mıydı,?
Düşler çocuğu seni gülüyordu
Uyanmıştı bütün kediler ve yasaklı hayaller
Bir elinde kılıç diğerinde gül
Sen gelmiştin Hayfa bu kente… SEN!
Çıplak, korkutan ve uyandıran her şeyinle
Bir tek düş çocukları utanmıyordu senden
SEN!…
Sen annemdin Hayfa!
Bütün kadınlar gibi…

Biz yüreğimizi kesip içiyorduk,
O sonsuz sözü vaaz ediyorduk
Ve yemin ediyorduk
Kavgamızdın sen bizim,
İnsanın ve ilişkinin en güzeli
En güzeli yemişlerin, kuru bir ekmek gibi
Ölümü gururla seçmişlerdi,
Dağ yüzlüydü ardından gelenler
Gerçek birer düştüler…

Hayfa!
-işte bir serzeniş, senden bir hayıflanma, kılıç, gül ve ateş-
bir kent karanlığıydın sen bir zamanlar
kimsesizliği ve bütün utancıyla, ağlayışını duydular…
insan, ihanet gibi doğardı bir zamanlar
kötü çocuklardık biz Hayfa!
Sırtımızda kırmızı beyaz ve dört bayrak apoletlerimiz
Yüz çevirmişliğiyle hayatın
Belimizde, kefen bezinden sevgi kuşağı
Bir ölüm gibi,
Bir yosma,
Bir hiç,
Bir tükeniş gibi
Utanıyordum Hayfa!
Kötü çocuklardık biz bir zamanlar

Biz bedenlere tünerdik…SEN!
Sen giderdin…
Karanlık çoğalırdı ellerimizde,
Hayata avuçlarımızı açardık, ağlardık…
Kum toplardık yıkıntı hayallerimize
Yalandan kuleler yapardık,
Doymak için çıktığımızda gerçeğe
Bize kalan sadece çöplüklerdi Hayfa!
Birde o yasaklı dilimiz
Düş çocukları kabusa devrilirdi…Sana!
Sen, ihanetimizdin Hayfa!

-İte bu serzeniş senden yana, acı, kan ve silah-
sen gelmiştin Hayfa!
Bütün rüyalar çekilir ve sana yol verirdi
Avuçlarında ateş, gül ve silah
Birde yemişlerin o en güzeli
Çekilirdi rüya, düş ve gerçek,
Yol verirlerdi gelişine
Sen, en gerçek olanı ve gizlenmeyeniydin
işte sen en sahici aşktın ve bu, yaraşırdı sana
bir hayat dolamıştın boynuna 
o hayat ki;
bir gerilla kefiyesi gibi, kıvrım kıvrım
saçakları dağ yüzlü ölülerimizdi
ve ben sana dokunduğumda yanıyordum
kim kanasa, ağrıyordum
ben o kılıçla kestim yüreğimi, sen geldiğin zaman
kuleler yıkıldı ve tapınak içinde bir yıkıntı
yemişlerin en güzeliyle dirildin yeniden
ben hep kendimi vurdum Hayfa!
Oysa ki; ne kadarda çok yaşatmak isterken
Sayısı yok ölümlerimin, yaşamın bilgisi ve yüzü yok
Yıkıntılarımda sadece yokluğun acısı…

Bir ışık mıydı önünde eğildiğim, söylenmemiş bir söz,
Yoksa bir hayat mıydı?
Biz ölümü seçtik
Birileri yaşarken öldüğü zaman
Fırtınayı sevdik
Yağmuru
Sonra donmayı
Donuyorduk bir kristal gibi
İçimizde yandığın zaman
Biz hayatı sevmiştik işte böyle!
Birileri ölümü sevdiği zaman

Bir şekildin sen, biçimin yüceltirdi her şeyi
Ah o biçim!
Ten yanıltırdı bizi, biçimin dağılırdı arzda
Şeklin bozulurdu o uykuda
Çünkü biz ihanettik Hayfa!
Kestiler, biçtiler
Ve ay yıldızlı bir kent karanlığına gittiler
Kırık, yarım ve döküktüler
Tarifsiz bir ölüm çoğalıyordu onların solgunluğunda
İşte!
Yine kararıyor bu solgun dünya
Kentin ışıkları sönüyor,
Dağlara yosmalar dadanıyor
Kırmızı rujları ve beyaz ojeli tırnaklarıyla
Düş çocuğunu arıyorlar
Kaldırımlarda düş sancısı
Ben düşler günahı
Bir gebe kadın gibi doğuyordum ölümümü Hayfa!

Melekler uyumuştu… ve sen!
Sen gidiyordun Hayfa!
İlk günahımdın sen benim ve herkesin,
Kaldırımlardan akıyordum, içimde düş sancısı
Hayfa!
Bir çocuk gördüm düşümde,
Sanırım hayaller çöplüğünde
Sen melekler uyuyup, düşler çekildiğinde gitmiştin
Düşler çocuğu büyümüştü
Avuçlarında kan, gözlerinde ateş
Seni aradım Hayfa!
Günün ilk ışıklarında gerçeğe uyandığımda
Döndün ve alev saçlarınla seslendin
Ve dedin ki;
‘Ey oğul kalk ve yıka ellerini,
bu muzaffer savaş kazanılmıştır artık’

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...