Yazar bizim kuşağın bir savrulanı, o da uzakları zorunlu barınma yeri olarak bilmiş. Uzak da olsa bile doğduğu toprağı, gizemli diyarın tınılarını ve özlemini hep yüreğinde saklamış ki gün gelince boy vermiş, çocuklarına, çevresine bunu bir güzel de aşılamış.
Uzakların öyküsü kendi halinde küçük insanların sıcacık, ekmek buğusu gibi sımsıcak, okuyanı sarıp sarmalayıp tanımadığımız diyara konuk ediyor.
Çok güzel anlatmış insanları, özlemini ve kendi toprağını, hissederek, koklayarak.
Ayrıca 27 öyküden oluşan 160 sayfalık kitabında tek bir tane bile imla hatası yok, bu yazarın ne kadar itina gösterdiğini ve emeğin görkemliliğini güncemize getiriyor.
Yüreğine sağlık Sevgili Akman Gedik...
Harika bir anlatım ve insanların yaşadığı yere benzediğini, döneme göre şekillendiğini ne güzel anlatıyorsun, çok beğendim, tüm dostlara okumasını içtenlikle öneriyorum.
Güzel dostuma başarılar diliyor ve "Uzakların Öyküsü"nün yolu açık olsun.