Dersim Ermenileriyle Söyleşi

Keje Elif Orhan kullanıcısının resmi
1915'te Dersimlilerin Ermenileri koruduğu birçok çalışmada belirtiliyor. Siz buna katılıyor musunuz, neden?

 

Elif ORHAN; Elbette ki katılıyorum.



Ben doğma-büyüme Dersimliyim…



Dersim’i iyi tanıdığımı sanıyorum. Dersim halkı Ermeni komşularını korudu. Bunu anlatan nenem ve  Dersimli büyüklerinde çok duydum. Bunun aksini  düşünmek büyük yanılgı ve  haksızlık olur…



Nenem katledilen komşuları Ermeniler için „Cirane me, Errmeniye me“ diyordu.



Dersim de toplatılan ve götürüp öldürülen Ermenileri Dersim halkı kendisini riske atarak korumuştur. Bunu nenelerimizde, büyüklerimizde ve Dersimli Ermenilerimizde  çok dinledim/dinledik..

Bu anlatımlar abartılı, hayali de değildir....

Örneğin Dersim 38 kırımını yaşayan nenem komşuları  olan Ermenilerin nasıl toplayıp götürdüğünü anlatırken tıpkı kendi yakınlarını soykırımda kaybetmiş gibi ağlıyordu..

Onlara dair hep iyi-güzel duyguları vardı.. Kendi acılarına-kaybettikleri için ağladığında onları hatırlar, onlara gözyaşları akardı..



Benim doğduğum köyde yıkık bir  Ermeni evi vardı.. „Xani Alehese” diyordular…

Nenem bu evdeki Ciranlarını sürekli bize güzellikleri yükleyerek anlatırdı. Onları götüren  askerlere beddualar ederdi..  



Söz konusu köyde yaşayan üç Ermeni aile varmış..

Onları askerler zorla toplayıp götürürken „Ali“ ismindeki yirmi yaşlarında ayağı aksayan çocuğu babamın dedesi kendi çocuğu diye alıp saklamış…

Bu çocuk bir kaç yıl bizimkilerin yanında kalmış,  sonra başka bir yerdeki akrabalarında haber alınca çıkıp gitmiş...



Ben Dersim'de Ermenileri yeren tek kötü kelime duymadım. Onlara hep iyilikler yüklenilir ve  devletin yaptığı zülüm-soykırım  anlatılırdı.. ve bu öykülerle büyüdüm/büyüdük..



Cuma akşamları nenem evimizin yanındaki „Qale Sipi“ Çeşme'sine üç adet mum yakardı.. ve üç mumu da „Alehese“ yıkık duvarına da bırakır, gözlerinde yaşlarla duvarı öperek dua ederdi..



Dedim ya, yaşadığım köy ve cıvar köylerde bunun örneklerini görerek büyüdüm..

Dersimde dernek kuran Sayın Mirhan Prgic Gültekin’in  iki ablası Mazgirt'in Avunca köyünde evliydi... Daha öncede halaları  aynı köyde bir tanıdığımızla evlenmişti.

Onlara asla kem bir söz-davranış-bakış hiç duyulmadı.

Dersim halkı onları kendilerinde görüyordu. Onlarda kendilerini „Dersimli“ olarak ifade ediyordular.

Onlarında  Dersimde konuşulan „Kurmanci-Dımılkı“ konuştukları ve geride kalanların çoğunun da Dersim inancını benimsedikleri bilinir.

Aynı akıbeti-kırımı yaşayan Dersim halkı olarak kendilerini görüyordular.

Ayrıca ben uzun yıllar devrimci mücadele-örgüt içinde kaldım..

Şunu da rahatlıkla söylemek istiyorum.

Asıl mesele Ermenilerin örgütler içinde 'Dersimli Ermeni 'kimliklerini söylememeleri vardı..

Kendilerini Kürt olarak söylüyordular..

Hatta çok yakın arkadaşlarım vardı, Dersim ya da Elazığ Ermenileri olduğunu yıllar sonra tesadüfen öğrendim…

Bilemiyorum neden kendi Ermeni kimliklerini söylemediler,  ifade etmediler? .



Belki de biz „Dersimlilerin yaşadığı“ akıbetlerden çekindikleri için olmalı!





* Sizce Dersim Bölgesinde Dersimlilerle Ermenilerin ilişkisi geçmişte nasıldı  ve  günümüzde nasıl?



Elif ORHAN; „Bu sorunun cevabını yukarda açıkladığımı sanıyorum.

Günümüze gelince de, evet Dersimliler  Ermeni komşularını kendilerinde ayırmıyorlar ..yani  Dersimli  Ermeniler olarak görüyor. Asla onları yeren tek kelimeleri yoktur..

Babamın Musahibi ve büyük kardeşimin Kirvesi Dersimli Ermenilerdir…

Hepimiz de biliyoruz ki bu iki ikrar kurumun Dersim diyarında itibari büyük ve  yedi kuşak boyunca  kardeş sayılır, güvenilir.



Dersim coğrafyasında çok dil, farklı inançlar var. Ancak tümü de kendilerini „Dersimli“ olarak görüyorlar..“



•    Bölgede yaşayan Ermeniler özellikle 12 Eylül döneminde devlet tarafından "farklı" muamele gördüğünü ve ayrımcılık yaşadıklarını söylüyor. Siz buna katılıyor musunuz, neden?



  

Elif ORHAN; 12 Eylül vahşeti döneminde Ermenilerin devlet tarafında daha fazla ezildiklerine katılıyorum.

Bu doğru olabilir..

Ancak 12 eylül vahşetinde Dersimli devrimciler-halkıda çok gaddarca ezildiler, işkencelerden geçirildiler. Nasıl Ermenileri  farklı gözle „ gayri Müslüm, bölücü-hain“ görüyorlarsa aynı şekilde Dersim halkına da bakıyorlar ve yaptırımları uyguladılar.

Dersimli Ermeniler devletin kırımını  kötü yaşadılar ve kendilerini korumak için de yanındaki halklara benzemek için onların inancını-dillerini konuştular..



* (Ermeni kökenli iseniz) Kendinizi Dersimli  Ermeni olarak mı tanımlar mısınız?



Elif ORHAN; Ben Ermeni değilim.

Dersimliyim.

Olsaydım tabi ki kendimi çok rahatlıkla tanımlardım.

Örneğin kardeşimin eşi bir yanıyla Ermeni’dir ve asla kendi kimliğini gizlemiyor, bunu gururla da ifade ediyor.



• Dersim Ermenileri derneğinin kurulmasını destekler misiniz?



Elif ORHAN; Dersim de Ermeni derneğinin kurulmasına hiç bir itirazım yok.

Keşke kurulsa ve keşke biz Dersimliler gibi Dersimi-coğrafyamızı yok eden barajlara karşı bizimle seslerini yükseltseler..

Yine ben inanıyorum ki bir devlete sahip olan ve birçok ülkede güçlü lobilere sahip Ermeni halkı Dersim’i yok eden barajlara karşı Dersimlilerle birleşip karşı çıkarsa olumlu sonuç da alınır.



Yani „Dersimliyiz“ derken Dersim’de oluşan felaketlere karşıda Dersim halkıyla kader birliği etmek gerekir. Yalnızca kaybolan-kaybettirilen geçmişlerini aramak yeterli olmuyor.

Gelecek de yok ediliyor.

Dersim coğrafyası içinde  tepkiler olmalı.



Sonuç olarak şunu eklemek istiyorum.



Dersimdeki birçok Ermeni aile-kişi kendi anadilini konuşmuyor, unutmuş ve Dersim de konuşulan „Kurmanci-Dımılkı“ konuşuyorlar. Yine inançları da Dersim inancı“ Rea Heq“ olmuş



Ayrıca  zorla göç ettirilen ya da başka yerdeki Ermenilerde içinde yaşadıkları halkın dilini-inancını almışlar.

Hatta fanatik Müslüman olanları çok gördüm.

Örneğin   zindanda tanıdığım Ermeni arkadaşım kendi inancını, halkını savunmasına rağmen yerleştikleri Maraş da dillerini unutmuştular, inançlarını da önceleri gizli sonraları da kısmen uyguladıklarını hüzünle söylüyordu.

İstanbul’da birçok Ermeni kilisesine gittim, oradaki görevlilerle de konuşmuştum. Onlar da yaşanan baskılardan dolayı çok temkinli-çekimser duruyordular. Yani baskıyı iliklerine kadar biz Dersimliler gibi yaşıyorlar..



Dersimli Ermenilerde en az Dersimliler kadar Dersimlidir.



Dersimde olan farklı dil-inanç olmak onları Dersimli olmadığını anlamını asla çıkarmaz..

Sonuç olarak Dersimli gittiği her yerde Dersim’e dair özlemle-hüzünle yolculuğa çıkar, anar ve insanlarına sahip çıkar..

Dostça selam ve saygılarımla.



Elif ORHAN

 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...