Görülmüştür Kolektifi'nin 50 mahpusla birlikte çalışarak hazırladığı "Tutsakların korona günlükleri" adlı kitap yayınlandı.
"Tutsakların korona günlükleri"
"Tutsakların korona günlükleri"
"Bugün Barış diye dillere pelesenk olmuş bu kavramın bir başına tanımlanması ne yazık ki sakıncalar barındırır oldu. Zira kapitalist modernite koşullarında adeta insanlığa gem vurulmasının Truva Atı boyutunda ele alınmaktadır. Adına Ateşkes veya kökenine atıfla "ortak yaşam"a dönüş de dense, kavramın muhtevasının doldurulmasına ihtiyaç vardır. Egemenler, sömürü sistemlerini büyütmek ve daim kılmak için kan ve gözyaşını çoğaltırken Barış söylemine sığınmaktan çekinmezler."
GİDERKEN
Giderken güze bahar değdirdiğin günlerde, meşe ağaçlarından derlediğin, beyaz gelinlik giyen zemheri gecelerini şenlendirin, kuzine sobada pişen palamutların kokusunu bıraktın.
“Her gidiş vuslata yazgılı.
Bekle beni geleceğim bir gün. Daha yaşanacak nice baharlarımız var” diyerek sırra kadem bastın.
Senden geriye ne bir ses, ne bir ışık…
Şimdilerde her mevsim hazan bana.
Eski zamanlarda kitaplara gelmemesi için ilk sayfalarına "Ya Hâfız, Ya Kebikeç" yazılırmış. Kebikeç, kitapların koruyucu meleği anlamına geliyormuş. Kitap hırsızlarından korumaktan ziyade sayfaları kemirecek güve ve böceklere karşı duracak tılsımlı bir sözmüş Kebikeç. Batıl insanç olsa da yazılı eserlere gösterilmiş imtina açısından anlam ifade eder.
Kıraç tepedeki mezar taşlarına asılı örüklü saçlar ağıtlarını yele bırakıyordu. Yüzü kuru nehir yataklı kadın, toprağı yeni yığılmış mezarın taşını bir bebek gibi kucaklayıp ulumakta.
Zaman önüne kattığı her şeyi sürükleyen sel akışında. Toprağın holü içine işleyince doğruluyor. Genzini temizliyor. Kuşağından çıkardığı hançerle her iki beliğini diplerden kesiyor. İtinayla mezar taşına asıyor .
SAGELENGE
Yüzyıllara dayanan sözlü geleneğin halen canlı ve başat yaşandığı Kurdîli coğrafyada ses (deng) erbaplarınca dile getirilmiş stranlar (şarkı) da hayatın farklı yönlerine değinen ezgilerden mürekkeptir.
TAHİRE VE BABİLİK
"Seni görürsem eğer, yüz yüze, karşı karşıya
Üzüntümü anlatırım be sana, tane tane, tel tel
Yüzünü görmeye saba gibi eserim
Ev ev, kapı kapı, yol yol, sokak sokak
Ayrılıktan, akar iki gözden yüreğimin kanı
Dicle Dicle, derya derya, çeşme çeşme, kanal kanak
Küçücük ağzının, anber kokan yüz hattının
Gonca gonca, çüçek çiçek, lale lale, hoş bir koku
Senin kaşın, gözün, avlamış gönlümün kuşu
Mizaç mizaç, gönül gönül, sevgi sevgi, huy huy
Hazin gönül, dokumuştur sevgini ruh kumaşıma