İÇERİDEKİ ŞAİR VE YAZARLAR NE DİYOR
SATMALARA KARŞI
“Hareket etmeyenler zincirlerini fark etmezler” (Rosa Luxemburg)
“… Bu kez yalnızdım. İkinci gün hapishanenin kantininden bir kalemle kâğıt alabilmeyi başardım. Yirmi dört saat gelmesini beklediğim, değeri ölçülemeyecek şeylerdi bunlar. Bir hikâye yazmaya başladım. Hapiste her ne pahasına olursa olsun çalışmak, aklı meşgul etmek, akıl hijyeninin temel kuralıdır. İşte onun için yazmaya başladım.”
FİRARİ YAZILAR KİTABINA DAİR DEĞİNMELER
(İçerideki Yazarlarla Söyleşiler)
Havalandırmada (cezaevi avlusu) geziyordum. “Seni mazgaldan çağırıyorlar” dediler. Gittim baktım, “Firari Yazılar geldi, al” dedi ilgili personel, daha lafı bitmeden, mazgal1 kapanmadan arkadan sesler yükselmeye başladı.
“Kim firar etmiş?”
“Geri mi getirmişler?”
“Niye yakalanmış? Nereliymiş?”
“Ne zaman gelecek? Sen nereden tanıyorsun?”
“İnsan firar ettikten sonra bir daha gelir mi?”
FİRARİ YAZILAR – İÇERİDEKİ YAZARLARLA SÖYLEŞİLER
Shakespeare, Hamlet’e “Bu Danimarka devletinde çürümüş bir şeyler var” diye söyletir. Acaba Danimarka devletinde tek mi çürüme var? İktidar ve devletçi yapılanmaların olduğu her yerde çürüme yok mu? Özellikle projektörümüzü günümüze tutarak olay ve olguları değerlendirdiğimizde açığa çıkacak hakikat, ‘Yeni Dünya Düzeni’ denen neoliberal sistemin yol açtığı çürümenin nüfuz etmedik alan bırakmamasıdır. Sonbahar yaprakları gibi dökülen sözcüklerin altında saklı kalan Dünyanın büyüsü bitirilmek istenmektedir. Ne yazık, doğa, toplum ve birey tahrip edilip çürütülmeyle karşı karşıyadır.
ARI, BÖRTÜ BÖCEK VE MARTILAR
Asuman, safra niyetine zamanın atıldığı kutucuk kuyudan görebildiğim kadardır. Ufku çalınmış parça pürçük aydınlıkta ateş almaya gelen güneş tez çekilir, gölgeye kesilir dört duvar. Bir yerlerde var, biliyorum; bir yerlerde parıldamayı sürdürmekte güneş. Ne yazık, benden ırak, nasipsizim ondan…
KORONA GÜNLERİNDE MAHPUSLUK
Mart 2020’de hayatımıza bir girip pir giren, canlar alan Korona illeti dört mevsim yedi iklime sirayet etti. Tarihsel-toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarda geliştirilecek analiz ve tespitler hakkında çok şey söylenmesi gerekecek. Küresel ölçekte baharı olmayan bir yılın ardından insanlık adına da kaybedilecek senelere de hazırlıklı olunmalı. Her yer kış ve her yer pandemiden hallice. Böylesi bir ortamda, olumsuz anlamda en çok etkilenecek kuşkusuz mazlum ve madunlar olmaktadır.
"Tutsakların korona günlükleri"