
Madde 411: Edgar Allan Poe’nun 1841 tarihinde yazdığı Margue Sokağı Cinayetleri ile birlikte Dedektif öykü türü doğmuştur (Bilinen ölçülere göre).
Madde 412: Dedektif öykülerinde olayların sürekli gerilimi doruk noktasına değin çıkarılır. Doruk noktasındayken olay ve eylemler ani bir patlama yaşanmışçasına ortaya saçılır. Zirveden aşağıya inildikçe tüm gerilim boşaltılmaya başlar ve nihayetinde de öyküye has bir ayrıntıyla bitirilir. Böylesi tarz için Freytag Piramidi adlandırması yapılır.
Madde 413: Dedektif öykülerindeki metinsellikle olay örgüsü birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Olay örgüsü içsellik barındırır. Buradaki olaylarda önce kahramanın zihninde bir şeyler filizlenir, sonra da okura ve diğer karakterlere aktarımla sonuca gidilir. Sherlock Holmes’te de önce kahramanın zihninde olaylar filizlenir.
Madde 414: Rivayet odur ki; 1848 Devrimleri sürecinde Balzac, toplumsal çalkantı ve olaylara kulaklarını kapayarak oturduğu yazı masasında, “Hadi bakalım, gerçekliğe geri dönelim” demiş. Balzac sadece yazdıklarını mı gerçek görüyordu? Tabii doğruluğu tartışılır…
Madde 415: Zamanında Paul Valéry’i Almanca’ya çevirip tanıtmış, Stefan George, şiir çevirisinin amacının yabancı bir şairi tanıtmak olmadığını, çeviriyle (Almanca’da) şair adına bir anıt dikmek olduğunu dillendirmiştir. Benjamin de buna istinaden, “Kendi dilimizi yabancı şiirin nüfuzuna açarak genişletmek ve yükseltmek” demiştir. (Edebiyat Yazıları, Adorno, Metis)
Madde 416: Sanatçı üzerine bir değerlendirmesinde, Valéry, “Sanatçı bir öne çıkar, bir geri çekilir, bir o yana bir bu yana eğilir, gözlerini kısar, sanki bütün bedeni gözlerinin hizmetindeymiş gibi davranır, kendisi de baştan ayağa hedeflemenin, noktalar koymanın, doğrular çizmenin ve kesinliğin bir aracından ibaret hale gelir” der.
Madde 417: Valéry, şiirlerinden birinin çözümlenmesinin yapılacağı Sorbonne Üniversitesi’ndeki bir derse dinleyici olarak çağrılmıştır. Ders bitiminde, dersi veren Akademisyen, Valéry’ye, gelen yorumlar hakkında ne düşündüğünü sorar.
Madde 418: Valéry, Akademisyeni şöyle yanıtlar: “Şiirime tüm bu söylediklerinizi koyup koymadığımı bilmiyorum. Ama siz tüm bu söylediklerinizi şiirimde bulduğunuza göre, demek ki koymuşum.” Şairden azade olan şiirden yola çıkıldığında farklı anlam katmanlarına ulaşmak doğaldır elbet.
Madde 419: Yazınsal yapıtlar asırlar öncesinden beri var olmasına rağmen ancak bildik adlandırma 18. Yüzyılda G.E.Lessing tarafından kullanılmıştır. Literatür sözcüğü öncesinde farklı anlamlara gelmekteydi. Bugünkü anlamı Lessing ile başlamıştır.
Madde 420: Beethoven’in Dokuzuncu Senfonisi’nin kurulu bölümünde ve Schiller’in “Neşeye Övgü” şiirinde Elysium kelimesi geçer. Grek mitolojisinde, Elysium, kurtulmuş ruhların yaşadığı yeraltı dünyası anlamına gelir. Edebiyattaki Elysium da, tam bir mutluluk hali için kullanılmıştır. Beethoven ve Schiller de böyle kullanmışlardır.
Devam Edecek!
Ayhan KAVAK
Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesi B-1-18 Ereğli / KONYA
Fotoğraf: Adil Okay