SAVAŞLARA YÜKLENEN KUTSALLIKLAR
.
Birlik sağlamak Aleviler için yemekten içmekten daha önemli temel bir konudur. Çünkü tarihi en az 2500 yıl önceye dayanıp, çağının en hümanist ve demokratik bir inanç yapısıdır. Böyle bir inanç yapısını Ortadoğu’da yaşatmak, insanlığı yaşatmak demektir. Ancak gerek dünyadaki haksızlıklar gerekse bölge devletlerinin vahşi bir yaşam anlayışına sahip olması, Alevileri her alanda kuşatıp asimilasyona tabi tutmuştur. Alevilerin kendi içlerindeki olumsuzluklarda eklenince, inançlarını modernize edemedikleri gibi bir türlü birlikte sağlayamamışlardır.
Uşaklık ve barbarlık gibi kişilik bozukluğunu var eden yapılardan birisi, insanın düşünce sorgulama mantığını durduran tanrısal korkudur. Diğeriyse her şeye ahlaksızca sahip olma düşüncesinin, resmi devlet politikası olarak yaşatılması. Her iki insanlık dışı bu davranışları özet olarak şu şekilde ifade edebiliriz.
1230’lu yıllar.. Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollardan gelen istilacı, baskıcı, adaletsiz ve yağmacılık kültürünü bir devlet siyaseti olarak Anadolu topraklarında yaşayan tüm farklı kesimler üzerinde uyguluyordu. Adaletsizlik, eşitsizlik ve ayrımcılık dayanılmaz noktalara ulaşmıştı. Bu süreçte Anadolu’nun dört bir yanında bu duruma karşı çıkan, En-El Hak inancı, yani Alevi inancı da giderek daha çok taraftar buluyordu. İktidarlarının sallandığını anlayan Selçuklular, Alevi inancını, kültürünü ve belleğini yok etmek istiyorlardı.