iki

İki Dedem vardı/ Mehmet Ali Çabuk

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Kitabın sayfaları; dağlar arasında yaşam sürdüren bir halkın, yerleşik bulunduğu alanlardaki yaşamlarının, bir zulüm süreçle nasıl altüst olduğunu anlatır.
İki Dedem Vardı, ticaret ilişkileri, dostlukları, evlilikleri, kirveliklerle bir birine komşu halkların; Kürtlerin, Türklerin, Ermenilerin 1915’in kara günlerine nasıl geldiklerini ta içerden anlatmaktadır.
İki Dedem Vardı, sadece katledilmiş insanları anlatmakla sınırlı değildir. Katillerin 1915 sonrası günlerini gözümüzde canlandırırken, bir coğrafyanın nasıl çoraklaştırıldığını aklımıza, vicdanımıza yazmaktadır.

İKİ YOLCU

Rauf Akar kullanıcısının resmi

Ben eski arabaları kullanarak çok şeyler öğrenmişimdir. Örneğin araba aniden istop etti. Hemen kaputu açarsınız ve akü başlıklarını kontrol edersiniz. Çünkü gevşemiş de olabilir. Ya da araba şarj etmiyordur ve şarj motorunun kömürleri bitmiş de olabilir. Bunlar biraz da teknik işlerdir, ama bir şoför tarafından bilinmesi gereken bilgilerdir. Arabalar genellikle, belli başlı arızalardan dolayı yolda kalırlar. Son model arabalar daha karmakarışık, beyinleri falan varmış güya. Eski eski arabalar beyinsiz miydi sanki?

İki Adam ve Kazlar

Rauf Akar kullanıcısının resmi

Balıkçı barınağındaki kayıklar yan yana dizilmişler ve sabit bir şekilde duruyor gibi görünüyorlardı. Hava iyice kararmış ve uzaklardaki Sakız adasının kıyısı boyunca uzanan yerleşim yerlerinin ışıkları parıldıyordu. Arabanın önünde yayaların yürüyeceği kaldırım vardı ve kaldırımının deniz tarafında ise balıkçı barınağını oluşturan bir yol ileriye doğru uzanıyor, ilerde kesiliyordu. Kesilen yerin biraz ötesinden bir balıkçı teknesi barınağa giriyordu. Barınak dörtgen şeklindeydi. Bir sürü tekne sıralanmıştı.

Eylül; On İkiden Vuruldu.

Hasan Sağlam kullanıcısının resmi

 
Mevsimler değişmez, sarsılmaz renklerini bezenerek, coşarak, sararıp solarak mutlak ve vazgeçilmez döngüsü ile devam eder. Eylül hazin sarımtırak rengini kuşanarak “kürdili hicaz” makamında gelip göğüs kafesimize dayanır. Darbelenmiş ayak izleri, potin seslerinde toz duman olmuş gencecik nefesler, yırtılmış kitaplar, yakılmış defterler, diz boyu işkenceler, idamlar ve uzun soluklu hapisler…
 
    Üstünden yılların geçmesi asla eskitmedi, eksiltmedi sancısını on iki eylülün. Mağdur edilmiş bütün bir hayatın hesabını kırılgan birkaç kelimeyle telafi etmek olanaksız.

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
iki beslemesine abone olun.