
Gardiyan Mehmet sıkıştığında gelir benden borç para alırdı. Bir gün kendisine:
“Çocukları al çarşıya götür ve onlara iki bisiklet al.” dedim. “ Ama sen kenarda dur, çocuklar bisikletleri kendileri seçsinler.”
Cezaevi savcısı da Diyarbakırlı, demokrat biri... İsteklerimize karşı çıkmıyordu. Gardiyan Mehmet'e:
“Bir de kasetçalar al.” dedim.
Bisikletleri almış, kasetçaları da getirdi. Çocuklar bisiklete çok sevinmişlerdi. Ben de kasetçalara.
İstanbul’dan bir arkadaşıma mektup yazdım. “Bana Careras, Mario Lanza Paco de Lucia ve Joan Baez ve -ayrıca bir kitap listesi yapmıştım,- al ve gönder.” diye yazmıştım. Bir hafta sonra epeyce kaset ve kitapları gönderdi. Plaktan kasede kayıt yapmış, hiç üşenmemiş.
9 ay kaldığım bu mahpusta en önemli varlığım bu kitaplar, kasetçalar ve kasetlerimdi.
Bugün Mario Lanza paylaşırken bunu hatırladım. Ve o bisiklet aldığım çocuklar aklıma geldi. Şimdi kocaman insan oldular.
Cezaevinde iken o çocuklarla çok ilgilenir, derslerini de birlikte yapardık.
Daktiloyu da orada ilerletmiştim. Ne günlerdi.
Oradan tahliye olduğumda kasetçalarımı, kasetleri ve kitaplarımı bu iki çocuğa vermiştim.
Kitap okuyup Mario Lanza dinlerler mi acaba?