İki Adam ve Kazlar

Rauf Akar kullanıcısının resmi
İKİ adam evden kaçmışlardı. Biri orta yaşlı, diğeri ondan daha yaşlıydı. Bir arabanın içerisinde oturmuşlar, önlerindeki denizi ve balıkçı barınağını seyrediyorlardı.

Balıkçı barınağındaki kayıklar yan yana dizilmişler ve sabit bir şekilde duruyor gibi görünüyorlardı. Hava iyice kararmış ve uzaklardaki Sakız adasının kıyısı boyunca uzanan yerleşim yerlerinin ışıkları parıldıyordu. Arabanın önünde yayaların yürüyeceği kaldırım vardı ve kaldırımının deniz tarafında ise balıkçı barınağını oluşturan bir yol ileriye doğru uzanıyor, ilerde kesiliyordu. Kesilen yerin biraz ötesinden bir balıkçı teknesi barınağa giriyordu. Barınak dörtgen şeklindeydi. Bir sürü tekne sıralanmıştı.

Söz konusu yolun girişinde on- on beş kaz  yola tünemişler uyukluyorlardı. Bunlar acaba ne arıyorlardı orada? Kazlar deniz suyunu pek sevmezlerdi. Martılara da pek benzemiyorlardı.

“Bunların ne işi var burada?” Dedi orta yaşlı olanı şaşkınlıkla karışık bir merakla.

“İlerde, sağ tarafta denize dökülen küçük bir çay var. Belki oradan gelmişlerdir” dedi, yaşlı olan.

“Çok ilginç, belki de burayı sevmişlerdir” Birasından bir yudum aldı, kazağının koluyla ağzını sildi, orta yaşlı olanı.

“Kim bilir, belki de öyledir“

O anda birdenbire iki av köpeğine benzer iki köpek kazların üzerine saldırdı, kazlar sağa sola kaçışarak dağıldılar. Bir tanesi denize attı kendini. Diğerleri kayıkların arasına girerek kendilerini saklamayı başardılar. Birkaç dakika sonra barınağın ortalarında çıkarak neşe içinde yüzmeye başladılar. Tek başına olanı ise açık denize doğru yüzüyordu. Yalnız kalmıştı. Köpekler çaresizce, barınağın önünde beklediler bir süre. Sonra ortalıktan çekilip kayboldular.

Tek başına açık denize açılan kaz geri döndü eski yerine. “vaaak ,vaak” diye vakvaklamaya başladı . Tehlikenin geçmiş olduğunu barınağın içinde yüzmekte olan arkadaşlarına haber veriyordu. On dakika sürdü vakvaklaması. Tehlikenin geçtiğine iyice emin olduktan sonra kazlar eski yerlerine döndüler. Başlarına bir nöbetçi kaz bırakarak yeniden uyuklamaya başladılar. Denizin karanlık sesi uğulduyordu. Yakınlarda havalanan bir martı kazların üzerinden geçerken “kraaak, krraaak” diye seslendi. Belli ki türdeşlerini bu başarılarından dolayı kutlamak istemişti…

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/25/2025 - 10:25
02/20/2025 - 10:30
01/18/2025 - 21:05
11/20/2024 - 20:50
11/14/2024 - 19:11

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...