Felsefe ve Ahlakın Çöktüğü Bir Dünyada, Ahlaklı Kalan Var mı?
İbraniler yani İsrailoğulları, yani bugün Filistin halkına soykırım yapan İsraillilerin ataları 400 yıl boyunca Mısır'da Firavuna kölelik yapan bir topluluk.
Musa Peygamber de İbrani.
Bir gün gelip İbranilere diyor ki; "Ben Sina Dağı'na çıktım. Allah'ı gördüm, Onunla konuştum. Bana dedi ki 'Musa, İbranileri sen kurtarabilirsin. Seni peygamber ilan ediyorum.'"
Köle İbraniler de şöyle diyor hep bir ağızdan; "Hay hay biz ikna olduk. Seni peygamber olarak kabul ettik."
Bu yanlış günümüzde de devam ediyor. Şayet ifade ettiğimiz yanlışta ısrar edilmeseydi, büyük çaplı kanlı savaş ve düşmanlıklar olmazdı. O gün de bugünde istisna kişilerin dışında, tüm birey, topluluk ve uygarlıklar her zaman kendi yaptıkları her şeyin doğru olduğunu düşünerek hareket etmişlerdir.
Orta Doğu ülkelerinin tamamına yakını, yüzyıllarca batılı kültürlerin egemenliği altında yönetilmelerine rağmen, saplantılarından bir milim vazgeçmiş değiller. Bunun temel nedenleri, icat ettikleri Tek Tanrıcı peygamberlik kültürün yarattığı ukala psikolojide aranmalıdır.
Bu tür toplumların bilinçlerine yüklenenler cinsel ahlaksızlık, görgüsüzlük, sınırsız maddi varlıklara sahip olmak gibi, İlk Çağ'daki içgüdüsel süper egoistliktir. Tanrının her şeyi düzelteceğini ifade eden eğitimle yetişen toplumlarda nitelik sıfırdır
Tanrı ve Dinler, Neden Mükemmel İnsan Yaratmadı?
Dünya toplumlarının genel algılarına yerleştirilen en yüce kültür değeri, tanrı ve dinler olarak bilinir. Ve tanrının tüm alçaklardan hesap soracağına inanılmakta. Ancak her türlü çirkefliği yapanlardan bırakalım hesap sormasını, namussuzlar artarak milyarları buldu. Tanrının buna neden engel olmadığını sorgulayacak akıllı kişilerin parmak sayısını geçmemesi, insanların ciddi derecede düşünce yoksunu sıradan varlıklar olarak yaşadığını ifade ediyor.