
Benden iki yıl önce
Babamın yaşayan dördüncü çocuğu
Olarak doğmuşsun…
Hangi ara
Büyüdü korkusuz yüreğin
Sığmaz oldu kafesine
Aldın başını gittin
Girdin halkın hizmetine be abi
Aynı evlerde oturur
Birlikte düşünür, yaşardık
Aynı sevinçleri yaşar
Aynı üzüntüleri paylaşırdık
Yazın yakıcı sıcağından
Kışın soğuk ayazından
Almışız nasibimizi
Havva Ana’nın kucağında
Görmüşüz tarlayı,
Tırpanı ve harmanı
Tüm çaba karın tokluğu
Dört mevsim çekerler yokluğu
İkinci kuşak feryat eder
İstekleri değiştirmektir
Bu gidişi yokluğu
Kurtarmak geleceği çokluğu
Erzurum’dan göçmedir bizimkiler
Yüreklerinde
Özgürlük tohumu ekili
Havva Ana’nın ölümünden sonra
Duramazlar boyun bükülü
Göç yaşarlar Ankara’ya
Kafalarında çözüm takılı
Ne yapsalar da değişmez
Son serüvende yaşanır
Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı
Kürkçü’dür köyümüz…
Ana yokluğu ve zorluğu çekerken
Eksilmez etkisi yürekte
Yaşanmış hepsi birlikte
Çocukça yaşamak dururken
Ankara şehrin yakınlığı çekmiş
Çocukluğumuzu yaşayamadık
Yoksulluk elimizden aldı
Oyuncaklar oyunlar
Gözümüzde kaldı be abi
Okulluyduk ikimiz de
Ben lise birde
Sen lise üçte aynı mektepte
Çok zaman yürürdük
Okuldan eve birlikte
Yol boyunca içimizi döker
Umut büyütürdük gelecekte
Yaşamın zorluklarını
Ayaklarımızla çiğner
Harcını oluştururduk be abi
15-16 Haziran İşçi Direnişi
Hakları dedin halkım için
Gonca gülün derdin
Onlar için
Biri muhbir çıktı
Sizin için
Yaşamı yaşatmayı severken
Ölüm seni Akdere’de buldu
Bir gece abı bir gece
Haziran ayının sıcağı ile
Vurulduğunun haberi geldi
Kalktık hastaneye gittik
Seni görmek için...
Hastane Polisi geldi yanımıza
Senin nasıl vurulduğunu anlattı bize
Sonra birden yok oldular
Bir daha da hiç gelmediler…
Hani son görüşmemizde
Bana söz vermiştin…
Geldiğinde birlikte gidecektik
Gelişin böyle mi olacaktı be abi
Gökyüzünden kayan yıldız gibi
Atmosferimizi yırtarcasına
Damları başımıza yıkarcasına
Düştün Tıp Fakültesi Hastanesi’nin
Soğuk, ilgisiz yataklarına
Gelmiştin yatıyordun
Vurulmuştun, sol kasıktan giren kurşunla
İçerdeki tüm iç organların ve
Bağırsakların delinmiş,
Kurşun yakıp da geçmişti…
Yanına geldiğimde ağzımı açıp da
Konuşamamıştım
Seninle bir hece
Diyememiştim
Birlikte yaşayıp
Birlikte ölecektik
Niye bensiz gittin be abi
Ertesi gün sabah
Cansız bedenin ile buluşmuş
Donup kalmıştım öylece
Akmaz olmuştu artık
Kurumuş pınarından
Eseri dahi kalmamıştı
Kefenine damlayan gözyaşımdan
Biran ayrılmamıştım
Biran yanı başından
Kanım çekilmişti
Senin aldığın yaradan
Girmişti zalim kurşun
Yan boşluğumdan
Çıkışını yapmıştı
Arka cep arkasından
Donmuştu sızmıyordu
Halk için dökülen kan
Kötü bir sabahtı
Yıllardan 1977
Günlerden 17 Haziran’dı
Yerler barut ve kan kokuyor
Yürekler karalar bağlı
Mezar yerini seçtiler
Yenimahalle Karşıyaka’dan
Tuzlu çayırın İlk Şehidi dediler
Devrim tarlasına
Bir tohum daha düştü
Yeşererek boy atacak
İnancımız daha güçlü
Unutmadık unutmayacağız
Her nefeste içimizde yaşatacağız
Hedeflerine varmak için yürür olduk
Bin dokuz yüz seksende durdurulduk
Karşımızda darbecileri bulduk
Gerçekleştiremedik hedefinizdeki
Devrimi be abi
“Ali Haydar ölmez ağlama bacı
Milyon, milyon doğar Ali Haydar’ım”
Diye adına yakılmış
Türküler okundu
Sevdana nice
Nakış dantel dokundu
Doğan çocuklara
İsmin konuldu
Unutulmadın
Unutulmayacaksın be abi!
Yorumlar
Çok üzüldüm bu gün yeniden
Çok üzüldüm bugün yeniden yaşadım o günü Gülfinaz'la konuşurken gogulda aradım yıldızlar yoldaşı olsun cemal bey ışıklarda uyusun