Ersoy Yıldırım ağ günlüğü

İçe Akan Gözyaşı

Ersoy Yıldırım kullanıcısının resmi

Aşk konuşmadan dile gelen göz, görüntüsü olmayan roman gibidir.
Sarılacaksın yüreğinle sevdiğine, gökyüzünün maviliğine bakarken niyetin neyse. Ağza ekmek alınır gibi öpülmez yârin dudakları, öpeceksin, toprağa su verirken niyetin neyse.
Kendini seveceksin. Severken puştlaşmayacaksın. Avucunda tutacaksın yüreğini.
Öyle biçare kandırmayacaksın kendini. Satmayacaksın pazar mantığıyla insanı, kendin olacaksın.
Ağlamadan göreceksin ağlamanın acısını. Ve ağlamayı gözyaşı sanan bir zavallı olmayacaksın.

Bektaş Amca

Ersoy Yıldırım kullanıcısının resmi

Bir Bektaş Amca vardı bizim oralarda. Babası çoban olanın, oğlunun da çoban olduğu bir zamandı. 16 yaşında başladığı çobanlığı babası öldükten sonra da sürdürdü. Köyümüzü çevreleyen 18 köy dâhil çobanlık yapmadığı yer kalmadı. Kabına sığmaz bir delikanlı olduğu zamanlar bile evlenmeye aday olduğu kapılardan kovuldu. Kimse, bir baldırı çıplağa kızını vermek istemiyordu. Yüzüne her kapanan kapıdan söylenen tek sözdü:

 “Ne biz duymuş olalım ne de sen istemiş ol!“

ÇAKIN KARDEŞİM ÇAKIN.

Ersoy Yıldırım kullanıcısının resmi

Bir çivi de ben mi desem yoksa demesem mi?

Tanrının yarattığı ee mükemmel canlının sen olduğuna inansam mı, inanmasam mı?

 Seni mi inkâr etsem yoksa seni yaratanı mı?

 Ya da, ikinizi de yok sayıp kurtulsam mı? Nereden tutsam bilemiyorum. “Bu bir rüya olmalı“ desem değil. “Bu gerçek diyorum“ dayanamıyorum. İstemediğiniz bir nefes alışın ve o yaşamın saray efendilerini ayakta tutan direklere çivi olmak nasıl bir duygu? Ve sizi çakan çekicin sapını tutan elin size ait olması ne acı değil mi?

Kadın

Ersoy Yıldırım kullanıcısının resmi
Yarım adamsın kardeşim yarım
Yaşam nasıl devam eder sevilmezse kadın
Bir bildiği vardır elbet, eşiyle uçan turnaların
 

    Bana şarap sunma meyhaneci esrarengiz olmama gerek yok. Sarhoşluğuma sayıp heba edecek zamanım da yok. An bir daha yakalanmayacak kadar uzak ve an yaşanmazsa, zehir olan bir tuzak ve her tuzak, kendi ellerimizle hapsettiğimiz mutluluklardan oluşur.

NEREDE BENİM SİNEMALARIM

Ersoy Yıldırım kullanıcısının resmi

 

Bir 12 Eylül sabahı, ciğerleri sökülüp alınmıştı Anadolu’nun. Askerler en kahraman Rıdvan gibi dolaşırken sokaklarda, gelinlikler iptal edilmiş, sevgiler ertelenmiş, delikanlılar, asi kızlar büyümek için hapislere gönderilmişti. Güzel ülke, şirin ülke öyle bir çöküşe geçti ki, iflah olmaz yaralarını iyileştirmeye hiçbir tabip yaklaşamıyordu. Bilim, bir tek bu ülkede çaresizdi.

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
RSS - Ersoy Yıldırım ağ günlüğü beslemesine abone olun.