Kendini Aramak

İshak Budak kullanıcısının resmi
Hayat ne kadar da tuhaf…

Bir varız…
Sadece bir nefesle…
Yok olabiliyoruz…
Ya da yok olmayıp;
Sonsuza kadar farklı birine dönüşebiliyoruz…
 
Ben Kader,
Kendimi Ararken o’nu buldum…
Onu bulurken kendi solumu bulmuşum meğersem …
                                                                     
                                                                                      Bir İSHAK BUDAK hikâyesi…
Destansı bir Aşk’a ithafen,
 
2014 yılı,
Gece 03. 30…
Bir pazar günü…
Ay gece ile bütünleşince bembeyaz bir ışık beliriyordu Kader’in suretinde… Kader’in sureti bir meleği andırıyordu sanki. Saatin tik tak tik tak sesleri gecenin zifiri karanlığında hiç olmadığı kadar gür çalıyordu.
Birden irkilerek yüksek sesle abla diyerek uyandım.  
 
1999 yılı,
Günlerden herhangi bir gün…
Ortaokula başlıyordum. Hep ağabeylerimin üstünde gördüğüm gömlek, kravat ve ceket üçlüsüne ben de sahip olacaktım. Buna ek olarak bir de eteğim olacaktı. O kadar mutluydum ki anlatamam.
Ben Kader, kadersiz Kader… 
Benim annem ve babam ben daha üç yaşındayken hayatlarını trajik bir trafik kazasında kaybettiler. İki abim var bir de ablam. Ağabeylerim evlendiler ve bizlerle irtibatlarını tamamen kopardılar.
Cemal abim beraber çalıştığı otel görevlisi Anastasia’nın peşinden gitti Almanya’ya… Diğer abim Mert ise gemilerde kaptan oldu. Uzun yol yolcusu. Hiç arayıp sormaz. Sonradan öğrendik ki evlenmiş bir de kızı olmuş…
Cemal ve Mert abim bizleri asla aramazlar… Nedenini inanın ben de bilmiyorum…  Ortaokula başlayınca ağabeylerimin suretleri belirdi gözlerimde.
Ablamla ben tekiz. Ablam bu dünyadaki her şeyim diyebilirim…
Kıyafet alımı için ablamla birlikte çarşı pazar gezdik puslu bu cumartesi gününde… Kıyafetler alındı… Eve geldiğimizde o heyecanla hemen kıyafetleri denedim. Ablamın gözü üzerimde. Uzun uzun bana baktı. Ve ağladı…
 
Hiç unutamayacağım bir yıl… 2000 yılı,
Yağmurlu bir gündü…
Ne de güzel başlamıştı sıcacık kahvaltımızla o gün. Ablam reçeli ekmeğin üzerine bir güzel sürdü: ‘’Aç ağzını’ dedi… Ben küçük çocukmuşum gibi hareket ederdi . Bugün bir yerlere gideceğiz diye bir şeyler söyledi mutsuz şekilde canım ablam. Kahvaltı faslı bitti.
 
Saat… 12.00
Ablam sımsıkı giydirdi beni. Eline de bir valiz almıştı. Elimi sımsıkı tuttu. Yürüdük,  yürüdük. Bir yerde durduk. “Saruhan Kız Yetiştirme Yurdu” yazıyordu büyük tabelada… Anlamadım önce…
Giriş kapısından içeri giriverdik. Birtakım evraklar verdi müdür ona,  sonra bana baktı. Öptü doyasıya, sanki son kez öpüyormuş gibi. Tepkisiz kaldım o an… İki saniye sonra: ‘’Neden abla neden?’’ dedim.  Ablam gözlerinden yaşlar süzülerek: ‘’Ben sana artık bakamıyorum’’ dedi belli belirsiz. Ben ise sustum…
Ablam merdivenlerden hızlı hızlı indi. Ben de arkasından… Merdivenlerden inerken ayağım takıldı ve düştüm. Ablam gözlerime baktı; kıpkırmızı olmuş gözleri… Bu son bakışıydı…
Çünkü 4 yıl sonra ablamın ölüm haberi geldi.
2014 yılı,
Gece O3.45…
Bir pazar Günü…
Rüyamdan görmüştüm yurda gidiş anımı.  İstemsizce hıçkırıklarla ağlıyordum. ‘’Abla… Abla…’’ diye bağırıyordum.
Bir şeyler ses çıkarıyordu…
Kulağımı tırmalıyordu…
Gecenin bir yarısı kim zilimi çalabilirdi ki…
Kalktım yerimden gözyaşlarımı sildim…
Yavaş yavaş kapıya doğru yöneldim… Kalbim çılgınca atıyordu hiç olmadığı kadar… Nefessiz hissediyordum kendimi ilk kez… Saatin tik tak tik tak sesleri ve kalbimin hızlı çarpışları kulağımı tırmalıyordu. İstemsizce kapıya geldim… Hiç merceğe bakmadan kapıyı yavaşça açtım…
Gördüğüm manzara karşısında dehşete kapıldım… Geçmiş gözümün önüne geldi. Bir de geleceğim…
Şu an  Araf’tayım…
                                                                            Devam Edecek… Aralıkta…
 
 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

11/04/2024 - 21:48
10/20/2024 - 22:24
09/11/2024 - 23:09
08/11/2024 - 20:19
08/09/2024 - 14:03

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...