Kırık Sesler/ Aydın DERE

editor kullanıcısının resmi
Ct, 01/09/2018 - 01:01 -- editor
İlkin ne zaman gördüm seni, anımsayamıyorum. Serhad’ın bir kasaba kentindeydi. Dağlardan coşup gelen sular gibiydin, öylesine kendin ve içten…

Kökünden koparılmaya çalışılan yabani güllerdik; asi ve direngen…
Sonra İstanbul’da buluştuk deniz kıyısında yürüdük, Homeros’un çakır dalgalı denizine akan şarap rengi gözyaşlarını konuştuk, “Gözyaşları da çiçek açar,” diyordu bir şair ve o açmaları ne çok bekledik. 
Her yanımız silme ağıt ve nasıl da usulca çürüyor ESKİ uygarlık! Her sabah gülsuyu ile caddeleri yıkansa da temizliğin böyle olmadığını biliyorduk. Ünlü markaların albenili ışıldayan vitrinleri, farklı uluslardan insanlarıyla gizemli, olgun, fakat kadirbilmez bir kadına benzetiyorum bu kenti. 
Duy kırılgan sesimi, gözündeki acıda büyümek istiyorum yurdum. 
Yitip giden her isim ömrümüze kazılan birer yemin değil miydi? 
Ne çığ düşsün ne de çığlık dağlarına acıların gölgesinde ağıt yaksın analar! Granit kadar sert gerçekler: Mizgîn, Şîlan, Evîn, Rojhilat birer söylenceye ve masala dönmedi mi o kara lekeli gecede. 
Uzat anaç ellerini... Sürgün kimliğimizin ıssızlığında gerçekliğime ayna tutuyorum.  Ateşi, suyu olandık, görendik, bilendik. Tapınakların yassı damında, sunaklarda kendimizi arayıp kül renkli ışık lekelerine, kutsal nehirlerin sesine, geceleri yaran çığlıklara gömülenlerdik. 
Bu kaçıncı sonbahar, bu kaçıncı eylül, bu kaçıncı savaş, bu kaçıncı barış? Akasyalar sarardı, bakır renkli yapraklar hüznüme dökülüyor; yapraklara basarak yürüyor, içime çöreklenmiş acımı ellerimle tutuyorum. 
Yas ve tarih iyi tanır bizi…
Daha kaç mevsim yaşayacağım? 
Uygarlığıyla beni boğan bu kentten gitmeliyim.
Anam hiç çıkmıyor rüyalarımdan, bu yaşta hâlâ öksüzlük duygusu içindeyim ve o yabanıl kırsal kokusunu özlerken, zaman kavramını yitirmekten korkuyorum. 
Bitmek bilmeyen bu çılgın savaş. 
Bir tarafta şarkılarını söyleyemeyen, acılarını dillendiremeyen yoksul bir halk, korkulu gözler, yanan evler, ormanlar; diğer yanda yalanlarla şişirilmiş bir tarih, kök kazımaktan söz eden ve zamanın akışına direnen apoletliler! 
Biliyorum, bu kof yalanlar ve ölümler de duracak bir gün, ama gecikmişlik duygusuyla yaşlandığımı duyumsuyorum. 
Yolcuyum... O düşsel gemiye binip içimdeki sese gitmek istiyorum. Gitmesem öldürecek beni bu ses! Başka iklimlere, başka düşlere doğru yelken açmak istiyorum. Bu yolculuk dur durak bilmeyecek. Ve tarihin ayak izlerinden geçmişimi düşünerek, geleceğe yelken açmak istiyorum. 
Paramparça olmuş ruhumu toplamaya, çocukluğumu ve gülüşlerimi bulmaya, ertelenen düğünlere konuk olmak istiyorum. Ölenle ölünmeli, ağlayanla ağlanmalı. Ve bir de başkalarının acılarında mutluluk çıkaranlardan uzak durmalıyım. 
Suya yansıyan resimlere, karanlık dağların aydınlık yüzüne, sır saklamayan halaylara katılmak istiyorum. “Gözlerinden uykuyu, körlüğü ve bütün ahmaklıkları sil. Beni gözlerinle de dinle. Benim sesim anadan doğma körler için bir şifadır” diyen Zerdüşt’e gidiyorum. Bilinç yolculuğuma çıkarken, ‘insanın içinde büyümedikçe, istemedikçe ne özgürlüğün ne de bilginin insana ne yararı olabilir ki?’ diyor içimdeki ses! Ve yaşananları düşünüp ürperiyorum. 
Ey adı ve dili yasak halk! Belki de tüm zamanların en büyük acılarını biz çektik. Oysa cehenneme dönüştürülen Aden cennetindeyiz. Oysa kimseleri incitmeye değmeyecek kadar kısadır hayat.
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...