
Asma kilitli
Tahta kapının eşiğinde
Seninle gelemeyip arkandan
Bıraktıkların
Anadolu’dan gelmenin
Yalnızlığı dolanırken ayaklarına
Kalabalığın ortasından
Gözlerinde
Buğulu bir damla düşer
Bakırköy'ün özgürlük meydanına
Eminönü’nden
Köprü altında geçerken
Yetişmek için vapura
Balık ekmek kokusunda
İskeleye düşer ağulu acılar
İstiklâl caddesinde
Salım salım gezerken de
parçalı bulutlar gezinir
İnsanların çehresinde
"Dinle beni nazlı yârim" ezgisi
Dolar başınızdan içeri
Yükselirken bir sokak sanatçısının sesinde
Bir an da olsa durmaz mı zaman.
Durdurur aniden
"Yıkılsın sebebim oy oy"
Söylerken
Az ötede
"Gidiyorum gündüz gece"
Demez mi? Aşık Veysel'den
Bir başkası
Arıx ya da esmer nabe türküsü
Yürek anlar derler ya öyle
Yürür acının üstüne üstüne
Cumartesi annelerinin sesi
Roman havasında
Pembe ile yeşilin
Mor ile sarının
Dallı gülü entarisi
Kıvrak oyun havasında
Uçuşurken etekleri
Bütün renkler yer değiştirir
Gümüşsuyu’nda
Mis sokakta
Alır götürü
Götürür de
Gamı kederi
Çabuk solar
Güllerin rengi
Eyüp sultandan yürürken
yokuş yukarı
Bir çay içimi soluklanmak
İçin pierr lotti de
Sessizliğinde mezar taşlarının
Rastlaşır gözleriniz
Bazen bir yazarın
Bazen hiç tanımadığımız bir isim de
Sessizleştirir insanı
Kimler gelip geçmiştir bu şehirde
Her adımda
Ayağında ayakkabının
Kaldırıma vuran sesi
Bütünleşir iç sesinden
Serilir önünüze Haliç' in mavi suları
Seyrelerken Balat’ı
Yürür bu şehrin insanı
Görünür uzaktan Galata kulesi
Uzanır gidersin Gülhane parkın da
Rumelihisarı’na doğru
Nazımın dizeleri seslenmez mi
"Ben bir ceviz ağacıyım
Gülhane parkında"
Yeşil yapraklarında cevizin
Işık huzmesi düşer mavi gözlerin de
Mavi denize
Uzaklaşırken ağır adımlarla
Günün akışına doğru
Kalır içinde yarım kalan ezgiler
Ağrıtır acıtır sızlatır
Söyleyeceklerim o kadar çok ki
Yağmur damlaları dahi
Toprağa sızmıyor artık
Her yer beton
Taş duvar
Yedi tepeli şehrim
Bu ne haldır
Geçip göçüp gidiyor
Sönen ışıklarında insanlık
Şilenin Karadeniz'e bakan yamacın da
Profesör Wagner'in
Kemanının sesi dalgalanır
Dalgaların,
İnsan boyun geçmekte
Bu hırçınlık niye!
Oysa
Donuk
Durgun akıyor her şey
Yaprak kıpırdamıyor yerinden
Sesi yok hiçbir şeyin
Korkum kaygım git gide artıyor
Ey İstanbul
Aşkından yoksun gençler yürüyor
Sokaklarında
Durmanın vakti değil
Aşkına şiirler yazılan şehir
Kale duvarları
Açılmayan kapılar
Duyun!
Duyun sesini çocukların
Uçurtmalarını uçurmuyorlar
Tanıktır
Asırlık çınar ağacı
Yaşanan acıya sevince
Kökleri derine indikçe
Başı göğe yükselmekte
Diyor ki sevin daha çok sevin
Daha da çok sevin
Karanlıklara açılır çiçekler
Yürüsün sokaklarında sevgi
Bu şehrin ılık lodosu eşliğinden
Dağılsın yeryüzüne
Yürü de yürü
Fatma Kurnaz Arıkuşu
13.04.3022
İstanbul