Bir Zamanlar Bizim Mahallede

Akman Gedik kullanıcısının resmi
68 Kuşağı’nın estirdiği rüzgârın etkileri azalarak sürüyordu. Sonra 78 Kuşağı meydanları doldurdu; sokakların diliydi onlar. Etkileyici sözleri vardı doğrusu ama bu sözlerin çoğu 68 Kuşağı’nındı. 68 Kuşağı’ndan öğrendikleri dile, yeni anlamlar yüklüyorlardı. 68 Kuşağı’nın romantizmine saygı duymakla birlikte onlar, “halk içinde örgütlenme”nin devrime “taban” hazırladığını üflüyorlardı gençliğin kulağına.

1978’e kadar örgütlenilmedik alan bırakılmamıştı. Sözlerimiz “bilim”le başlıyor, “Ne bileyim?”le bitiyordu. Öğrendiğimiz çoğu sözün siyasal yanı tamamdı ama bu sözler ödünçtü. Toplumsal gerçeğin iç dinamikleriyle olgunlaşan çok az söz vardı dilimizde. Sözlerimiz alıntıydı, “Kes, yapıştır!” türdendi. Satrançtan dilimize bulaşan “Şah, mat!” çok yaygındı o günlerde. Birbirimize karşı ne çok kullanır olmuştuk! Düşlediğimiz gelecek için çok kararlıydık ama ya gereçlerimiz yetersizdi ya da biz uygun gereç bulamamıştık.

Bilimsel olarak öğrendiğimiz mayoz bölünmeyi yanlış anlamıştık galiba. Mayoz bölünme kalıtsal süreklilik için iyiydi de bizim kuşağımız çok fazla bölünüyordu. Bölünüp çoğalacağına azalıyordu. Kimsenin kimseye pek kapı ya da kılavuz olmadığı zamanlardı. Herkes haklıydı kendi katında. Sözcüklerimiz, tümcelerimiz büyük bir dünya kuruyordu. Sözümüz yetmeyince başlıyorduk mızmızlığa.

Düzenin ideolojik aygıtları da boş durmuyordu. Her şeyi devrime ayarlı mahallelerimizde, bizim heyecan yaratan müziğimize karşı arabesk müziği yaygınlaştırıyordu. Arabesk, kısa sürede hatırı sayılır bir dinleyicisi kitlesi edindi.

Düzen bir başka açıdan da saldırıyordu bize. Toplumsal içerikli filmlerimize karşı cinsel içerikli filmleri sürmüştü piyasaya. Sinemadan, tiyatrodan hatırı sayılır sayıda oyuncu da bu filmlerde rol alıyordu. Cinselliğin “tabu” olduğu toplumumuzda bu filmler, yeni kuşağı sinema salonlarına çağırıyordu. Filmlerin başlıkları bile başlı başına gülmece içeriyordu. (Aslında bugün o filmlere bir gönderme yazısı yazmayı istemiştim. Neyse konu farklı farklı yerlere saçıldı.) O filmlerin adlarından birkaçını da yazayım varın siz söyleyin tarih aşkına! “Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak”, “Ayıkla Beni Hüsnü”, “Beş Dakikada Beşiktaş”, “Şevket Beni Gevşet”, “Şipşak Basarım”, “Beş Atış Yirmi Beş”, “Ah Ne Âdem Dili Badem”, “Bana Beş Avrat Yetmez”, “Kartal Pendik Gittik Geldik”, “Fırçana Bayıldım Boyacı”, “Çalkala Yavrum Çalkala” …

Kısa tuttum. Siz söz ekleyince zaten uzun olur.

“Düşü olmayanın yarını yoktur.” Oysa diline devrim değenin yarını hep vardır düşünde.

Ne diyoruz, hep sevgiyle...

                                                                                                                                                           Akman Gedik

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...