Aç çocuklarla, yani insanlığın en duyarlı yanıyla ilgilenmeyen, insanlıkla da ilgilenmez. İnsanlıkla ilgilenenin gözü, çocuk açlığının ve sahipsizliğinin yollara, kaldırımlara düşen izlerini kolayca görür. Görmekle kalmaz, o izleri sürer, o izlerin sahiplerini bulur, onlarla bütünleşir.
Koca bir sistemin sokaklara savurup attığı binlerce, onbinlerce çocukla uğraşmak kolay değildir. İnsanın ve doğanın çılgınca tüketildiği bu korkunç gidişat dünyasında, çocukların edalarındaki büyük ihtiyacı ve yardım yakarışını derinlemesine duyumsayarak harekete geçmek kolay değildir. Kalıcı profesyonellerden, geçici gönüllülerden oluşan bir hareket yaratmak, halkın vicdanını ayağa kaldırarak, desteğini alarak, bu hareketin her ilde kurumlaşmasını sağlamak kolay değildir. Bununla birlikte, devletin sarmadığı yarayı, toplumun desteğini alarak -ki toplumun çocuk konusundaki vicdanı hassastır- sarmaya cesaret etmek, sarmak mümkündür.
Bunun için, öncelikle atılması gereken somut adımlar neler olabilir? Sokak çocuklarının yoğun olduğu iller başta olmak üzere, Sokaklarda Umut Arayan Çocuklarla Dayanışma dernekleri kurulabilir. Bu dernekler, bir federasyona dönüştürülebilir. Çoğunluğu gönüllülerden oluşan bu dernekler, belediyelerin, çeşitli sosyal kuruluşların, tek tek insanların desteğini alarak sokak çocuklarıyla ilişkiye geçip, onların derneklere gelmelerini sağlamaya çalışır. Her dernek, kendi bünyesinde, aç ve açıkta kalan, aciliyet arz eden çocuklar için bir yatak odası, bir de mutfak ayarlar. Dernek, bağrında topladığı çocuklarla düzenli toplantı yapar, onlarla tartışır, onların yapıcı istek ve arzularını esas alır. Onları tasnif eder. Kimsesizlerle aileden kaçanlar için ayrı görev grupları oluşturur. Kimsesiz çocuklar için uzun vadeli planlar yapar. Onları isteyen ailelerin yanına verir, yatılı okul sınavlarına hazırlar. Derneklerin güçlenmesiyle, yani daha gelişkin bir aşamada onları, Federasyonun, kimsesiz çocuklar için yaptırdığı yurtlara gönderir. Aileden kaçanların aileleriyle ilişkiye geçer. Aileleriyle birlikte toplantı yapar, kaçışa yol açan nedenleri tesbit eder, o nedenlerin ortadan kalkması için aileye maddi ve manevi destek sunar. Bunun yanında, uyuşturucu, hırsızlık ve benzeri alışkanlıklar edinenleri, bu alışkanlıklarından kurtarma yolunda çaba sarfeder.
Dernekler, her yıl açacakları kampanyalarla, çocukları da bu kampanyalarda görevlendirerek, halktan, halk kuruluşlarından, esnaftan, belediyelerden, yiyecek, giyecek, para gibi bağış toplamayı çalışmalarının önemli bir parçası olarak ele alırlar. İçinde sokak çocuklarının yer alacağı kültür etkinlikleri düzenlerler. Sokak çocuklarından oluşan oyun ekipleri, tiyatro grupları kurar, çocuk resim sergileri düzenlerler. Sürekli gelir getirecek kaynaklar yaratmaya çalışırlar. Derneklerin başarısı, halkla kuracakları bağın gücüne bağlıdır. O bağ onlara, evden yeni kaçanlardan, sokak çocuklarının barındıkları yerlere kadar bir yığın bilginin, eleştiri, öneri ve desteğin gelmesine, derneklerin daha isabetli kararlar almalarına ve gelişmelerine yol açacaktır.
Sokak çocuğuyla dayanışma hareketinin süresi yoktur. Bu hareketin, çocuk ihtiyacı ve çocuk duyarlılığıyla yürütülmesi gerekiyor. Bu hareketi yürütenlerin bizzat kendileri, hareketin doğası gereği, çok daha derin insani duyarlılıklarla donanacaklardır. Hiç bir şey, çocuğun duyarlılığı, acısı ve ruhu kadar eğitici olamaz. Sokak çocuklarının yaşamları sarsıcı ve eğiticidir. Onlar, beton binaların, duyarsızlıkların, soğuğun, açlığın bakışlarını iyi tanırlar. Gülümseyen iyiliğin gücü karşısında, sevinç ve minnet duygularıyla sessizleşir, anında sıyrılırlar acılarından. Sokak çocuklarına bu bakımdan buyurgan, katı bir disiplinle değil, iyimserliğin, desteğin ve iknanın diliyle yaklaşmak gerekiyor. Katı disiplin onlara, yaşadıklarını anımsatır. Her dernek, her sokak çocuğu için kişiliğine ve özgürlüğüne saygı duyan sıcak bir yuva özelliği taşıdığı müddetçe başarılı olabilir.
Kaliteli siyaset, çıkar gözetmeksizin veren ve vermek isteyen her görüşü, ışığa ve ekmeğe dönüşen her çabayı, her farklılığı kucaklayan siyasettir. Çocuğun aciliyet arzeden ihtiyacı, duyulmayan çığlığı ve acısı, bu soruna derin bir hümanizma ve enginlikle sarılmayı emrediyor. Bu sorunu tekeline alan, kendi görüşünden olmayanları dıştalayan, farklılıklara kapalı bir anlayış, sözkonusu dernekleri, paravan derneklere dönüştürür. Kaliteli siyasetin ruhu, çocuk ruhuna yakındır. Hümanizması boyutludur. Çocuk sorununa, yani insanlığın en duyarlı yanına duyarlılıkla yaklaşır. Bu sorunu, insan olan herkesin öncelikli bir sorunu olarak kabul eder. Mevcut siyasetler, insani sorunları güçlenmelerinin, tekel haline gelmelerinin birer aracı olarak ele alırlar. Herhangi bir insani sorunu, güçlenmenin bir aracı olarak ele almanın insani bir davranış olmadığını düşünmek bile istemezler. Bu onların insana bakışlarıyla ilgili bir sorundur. Bu sorun, insanlığın kendinden kurtulmasının önündeki en büyük engeldir.