Her uygarlık insanın ahlak, adalet seviyesini en iyi şekilde ifade eden büyük bir aynadır. Uygarlıkların yaptıkları ile, günümüz insanının yaptıkları ve yaşattıklarını karşılaştırdığımızda çağ, zaman dışında hiçbir farklılık bulunmuyor. Birisi ilkel şekillerde insanlığı ve doğal yaşamı yok ederken, diğeri modern araçları kullanarak aynı insanlık dışılığı sürdürmektedir. İnsanın günümüze kadar yaptığı, yaşattığı iyilik ve kötülükleri terazide tarttığımızda kötülükleri, iyiliklerinden milyon kat daha fazladır. Örneğin insan ve devletler, birbirini canice hilelerle yok edip öldüreceğine, asgari şekilde barış içinde nasıl yaşanacağı üzerine gerçek adalet, ahlak geliştirmiş olsaydılar, canilikler temel kültür şeklini almazdı. Üstelik dünyadaki her toplum, başkalarının varlıklarına el koymak için, tüm hilelerini yüce tanrıları ve dinleri adına kutsallaştırarak gerçekleştirdiler. Bu canilikleri kanıtlayan milyarlarca örnekler mevcuttur.
İnsan ne kadar kendisini beğenip burnundan kıl aldırmasa da doğası gereği, her zaman kötü özelliklerini saklayan üçyüzlü bir yapıya sahiptir. Gerçekler ağırdır, her insanın gerçekleri kolayca kabul etmediğini tüm dünya biliyor. İnsanın bu özelliği tüm yönleriyle deşifre edilmediği sürece, her türlü canavarlılar kutsanarak devam edecektir. İnsanların sahip olduğu kötü özelliklerini her zaman saklamasının en büyük nedeni, tek tanrılı dinlerin Allah’ın her şeyi mükemmel yarattığına toplumların inandırılmasıdır. Bu düşüncenin tüm toplumlarda en geçerli mantık, ahlak kültürü olarak yaşatılması neticesinde, gerçek insani düşüncesinin ölmesine sebep olmuştur. Onun içindir ki her toplumda üst düzeyden orta ve alt katmanlardaki insanların %99’u, ifade edilen mantık doğrultusunda her tülü çirkinliği yaptıktan sonra, ibadetini yaparak temizlendiğine inandırılan cambaz bir kişilikle şekillendirildi.
Saldırgan, hileci, sahte inanış karakterin, on binlerce yıldır insanın bilincine oturmasının birçok nedeni varken, belirleyici temel etken dinlerin ilk icat edildiği çağlarda, insanların %99,99’nun okuma, yazma bilmediği cahil, sürü döneme denk gelmesidir. Okuma yazmanın 0,001 olduğu dönemlerde, dinlerin her dediği o kadar rahat oturdu ki insan bilincine, sanki insanlar onu arıyordu ve de bulmuşlardı. Oturtulan bu dinsel masalcı korku cenneti ve maddi düşkünlük kültürünü, insanların bilincinden atmak neredeyse mümkün olmayacak seviyeye gelmiştir. İliklerimize kadar yaşadığımız ve yaşattığımız bu insanlık dışı kültür zayıflatılmadığı sürece, modern insanın yakın gelecekte kendi sonunu getireceği ne bir tahmin ne de bir ütopyadır.
Yaratıcı tanrı kültürüne bağlı hareket eden, etmeyen başta uygarlıklar ve ulus devlet yönetimleri soygun, hile kültürünü yücelterek topluma empoze etmeyi sürdürdüğü sürece, yalan ve hileler asla bitmeyecektir. Tüm bunlar insanın, hayvani özelliğinden arınmayacağı anlamına gelirken savaş, yalan, hile, hırsızlık, dolandırıcılık ve ahlak dışılıkla bilgisiz, bilinçsiz sürüler gibi yaşamak demektir.
İnsanın doğuştan sahip olduğu karakteri, eğitilmemiş ham haliyle %98 oranla hayvani özellikleri taşır. Bizi insan yapan ya da insan olmamızı sağlayan genetik hücrelerimiz, sadece %2’lik bir orana bağlıdır. Bu yüzden, yüzde ikilik insani özelliğimiz doğru, gerçek, bilimsel kurallarla eğitilip, adaletli yönetildiği zaman, insanın değeri ölçülmeyecek kadar yüksektir. Bu ilke ile hareket edilmedikçe, insan hep hayvan kalacak, icat edip uygulayacakları da hayvanca olacaktır. İnsanla ilgili bu gerçekler ortaya konuldukça, biliyorum çoğu kişi açıktan olmasa da içten içe benim gibi düşünenlere kızacak. Ne kadar kızılırsa kızılsın, maalesef insanda böyle bir gerçeklik mevcut. İnsan o dur ki bu özelliğini kabul edip, kendisini doğru, insani şekilde eğitmeye çalışırsa, o insana hiç kimsenin en ufak söz söyleme hakkı olmayacaktır.
İnsan, hayvani özelliğinin esiri şekilde doğar annesinden. Ve devletlerin geneli de insanları bu ölçülerde eğitip düşünce sahibi yapması sonucunda, kötü özelliklerini kolayca kabul etmeyen yüksek bir egoist psikolojiyle yaşamakta. İnsandaki hayvani yapının yüksek olduğunu psikolog ve felsefecilerin hepsi ifade etmişlerdir. Örneğin günümüzdeki devlet yönetimlerinde yaşayan bin kişiyi, ileride çeşitli unvan veya benzeri olanaklara sahip olacak şekilde gerçek adalet, ahlak ve kişilik üzerine bir yıl ya da daha fazla özel bir yöntemle eğitip, topluma katıldığını düşünelim. Bu insanlar içerisinden en iyi ihtimalle en fazla elli kişi aldığı eğitim ve adalete göre yaşamını düzenler. Diğer dokuz yüz elli kişi hem hayvani özelliğinden gelen karaktere göre hem de mevcut devlet yönetim anlayışına uygun hareket edecektir. Özellikle günümüzde toplumların tüm sınıfsal katmaları, sürü misali devlete ve çevresine bakarak hareket edip yaşamaları, kendi iradesine dayanan gerçek bir kişilik sahibi olmadığını kanıtlayan önemli analitik sonuçtur. Çerçevesini çizmeye çalıştığımız bu insanlık dışı karakter yapısı gerek uygarlıklarda gerekse günümüzde, katlanarak yaşandığı halde eski uygarlıkları şaha çıkaracak biçimde sahiplenmek, tarihten ve gerçeklerden habersiz, duygusal yaşamaktır. Bu yüzden uygarlıkların bize neyi ifade ettiğini daha net anlamak açısından, uygarlıkları en ince noktasına kadar derince inceleyip, elde edilecek gerçeklere göre değerlendirilmelidir. Duygusal ve saplantılı bir şekilde, yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak gibi, sistemlerin yaptıklarına benzer şekilde uygarlıklar asla şaha çıkarılmamalı.
Cemal Zöngür
Uygarlıklar Bize Neyi İfade Ediyor
Tüm uygarlıklar neye inanıp yaşamış olursa olsun, hiçbiri gerçek insanlığı temel almamıştır. En büyük amaç ve hedefleri insanı köleleştirmek olmuştur.
Kategori:
Bunları Okudunuz mu?
Hapishane Edebiyatı
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan
Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...
Konuk Yazarlar
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı.
“Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...