Felsefe ve Ahlakın Çöktüğü Bir Dünyada, Ahlaklı Kalan Var mı?
Türkiye’de burjuvazide dahil her şeyi devletin belirlemesi, tüm sınıf ve toplumsal katmanların iradeden yoksun, devlete muhtaç, edilgen şekilde yönetilir. Sosyalistlerin, Türkiye’deki bu iradeden yoksun sınıfsal ve kültürel geriliği zayıflatacak siyasal, kültürel programlarının olmaması, başarısızlık demektir.
Solda birlik; sol düşüncede samimi ve ilkeli olanlar için hayati öneme sahiptir. Çünkü Anadolu coğrafyasındaki yaşam ele alındığında, İslami ırkçı tüccar burjuva zihniyeti, bölgede egemen olduğu günden itibaren, toplum yaşamını cehenneme çevirmekten başka bir icraatı olmamıştır. Ve her geçen gün daha da çirkinleşerek insani yaşamı yok etmekte ısrarını sürdürüyor. Böyle bir gerçeklik içerisinde demokrasiden bahsedip, marjinal siyasetle kendine göre gerekçeler ileri sürüp solda birlik iradesi göstermemek, demokrasi ve sola düşmanlıktan başka bir anlama gelmez.
Alevilerin çoğunluğu yüzyıl öncesine kadar kırsal alanlarda, kendi topluluklarıyla iç içe yaşayan bir özelliğe sahipti. Mevcut devlet yapılarıyla ilişkileri genelde sınırlı olup, asker ve vergi vermeden bir çeşit özerk yaşıyorlardı. Alevilik hukuk ve ahlaki kurallarıyla var oldular. Aralarındaki sosyal, siyasal, ekonomik, ahlaki sorunlarını, cemde “Dara Durma Hukukuyla” çözüyorlardı. Alevi hukukuna, ahlaki yapıya uymayan şahıslar ceme alınmazlardı. Dara Durma yaptırım ve uygulamaları söz konusu çağlarda ciddi bir etkiye sahipti.
Kapitalizm; merkantalizmin ilk ataları olan Tanrı Krallar ve Tek Tanrılı dini peygamberler tarafından, insanlık yaşamına ok gibi yerleştirildi. Bunun uzun tarihsel evrelerine girmeden, özellikle 1700’lerden itibaren toplumların tüm hücrelerine kadar etkisini gösteren modern tekelci kapitalizm, günümüzde iğne ucu kadar insani duygu bırakmamıştır. Kapitalizmin etkisi bu şekildeyken doğru, yeterli marksist felsefeyi kavramayan ya da bazı amaçları için, bu düşüncede yer alan sol ve solcuların çoğunluğu, bundan en ağır şekilde etkilenip en çok yolunu şaşıranlardır.
Bireylerdeki her türlü niteliksizlik sosyal, siyasal, ekonomik din vb. her alanda yalancı, hırsız, ukala kültürü oluşturmuştur. Bu yüzden yeni dünya sisteminin adaletli olması, nitelikli bireylerin nicel çokluğuyla mümkündür.
İnsanın duygularına hitap eden kelimelerin içerik genişliği ya da darlığı, toplumların sosyal yapılarına göre şekillense de, ilk var oluşlarında daha çok idealist soyut düşüncenin etkisi görülmektedir.
Metafizik soyut düşünce yapısını aşamayan toplumların dil ve kelimeler kavramı, hâlâ bu ilim çerçevesinde kalmış olup, yeni çağ ve gelişmeler karşısında her zaman büyük bir karmaşayı yaşamaktadır.