Gejo
Adını kimse bilmezdi belki. Küçücük bir kulübede dört adımlık bir yerde oturur gün boyu gazete ve dergi taşırdı. Onu ilk gördüğümde yarım yamalak Türkçesi ile yüzümüze bakıp konuşan bu adam içimi ısıtmıştı. Kısa boyu ve kara kuru suratıyla, Dağ Kapı meydanında baraka-büfe karışımı yerde otururdu. Elinde bozuk paraları ile oynar meydandan gelip geçen kızlara kaş altından gizli gizli bakardı.