Müslüm Aslan ağ günlüğü
Yağmurun kızı, mavi gülüşlü ülkem
Ben seni düşlemenin seanslarında dalgınlığa güçsüzce teslim olup, dudaklarıma düşen ılık tebessümlerle yarı ayık yarı uykulu bir gevşemeyle gözlerin de yitip, bitiyorum.
Mavi bir şarkının sayfaları ve çığlıkları arasındasın, en ihtişamlı halinle. Tut ellerimi diyorum, öyle gevşek değil sıkıca. Ama görmüyorsun, çocukluğumda unutmuşcasına oralı olmuyorsun. Söylediklerim sadece kendime misali kendi kendime yaslanıyorum. ÜLKEM, ara, bul beni, bul beni çocukluğumun en yaramaz ve azarlanmayı hak etmiş, kulakları çekilmesi gereken bir oyunun kıyısındayım üstüm başım hasret.
Her Yazı Kayan Bir Yıldız
PERDELERİ ARALA GÜN AYDINLANSIN
TOPLUM İÇİNDE KENDİNİ BULMAMIŞ BİR EKSİK OLUNMAMALI
SANA BİR SIR VERİYORUM
KALBİNİN İZİ
Yüzüm yok kalbim darağacı
HARFLERİN
Siyahtan düştük, beyazın miskin duruşunda günlerimize nefes nefese yaşayışımız. Ve pişman değiliz ışığa yamanmış düğümleri çözüyorsak. Pişmanlığa tabi olmayan ne varsa suç değildir. Suç ve pişmanlığın olmadığı yerde bize sevgi düşer. Bunu harflerin söylüyor sırdaş ve hayat pınarlarının gözyaşlarından damla damla düşüp büyüyen harflerin…
Savaş Bir Suçtur
Savaş eski bir suçtur.
Sözün kendisini tükettiği yerde vahşetin yol yöntemlerini giyinerek konuşmanın kana bulayan cinayet işleyen cinnet geçirerek dünyayı, insanları tanınmaz hale getiren boyutudur.
Farklılıklar, ideolojik zıtlaşmalar çıkar ve işgal amaçlarının aç gözlülüğün, hükmetme baskı altına alarak değiştirip ilkel yada modern köleleştirmenin dışında hiç bir şeye hizmet etmeyen, demokrasi, özgürlük, insanca yaşamanın önündeki bütün engellerin ana mayası ve sebebidir savaşlar.
Suçtur savaş...
Suçludur Savaşın Rüzgarına Kapılanlar