Baba Ocağı/ sait almış

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Benden bir yıl önce ortaokula başlayan Erol ovada bağ bekçiliği yapıyordu. Sanırım ortaokula gitmesi ona bu ayrıcalığı tanımıştı. Çünkü bizim yaşımızdaki çocuklar için tek iş vardı köyde; tütün. Tütün işi gecesi gündüzü olmayan zor bir işti. Tütün dışındaki tüm işler esnaf işiydi bizim için.

Erol’dan ortaokulun ne olduğunu, neler okuttuklarını öğreniyordum. Kafaya koymuştum, okuyacaktım. Zaten öğretmenim de giderken: “Daha büyük okullar var, sen mutlaka oku,” dememiş miydi bana? Gerçi fiilen hiçbir destek sağlamamıştı ama vasiyeti okumam yönünde yararlı olmuştu.

O yaz zor geçiyordu. Yaz sonuna yaklaştıkça heyecanım artmıştı. Babam iyi bir insandı. Okumayı askerde, Ali Okulunda öğrenmişti. Okumama karşı değildi, ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Benden önce Ortaokula başlayan üç arkadaşım ilçe merkezindeki okulda paralı yatılı olarak okuyordu. Babamı düşündüren ise daha sonrasıydı.

Daha sonrasını, okumanın sınırlarını öğrenmek için Manisa’da iş yaptığı esnaf arkadaşları ile görüşüyordu. Onlardan öğrendikleri korkutucuydu. “Daha büyük okullar var, onlara gücün yetmez,” diyorlardı. Umut yoktu!

Bir gün terzi Emin Usta’nın önerisiyle geldi. Briketten yaptığımız sayada tütün diziyorduk. Babam “söz veriyorum, seni okutacağım ama fukaralığımızı biliyorsun, istersen İmam Hatip okuluna yazdırayım,” dedi. “Hayır, imam olmak istemiyorum!” diye bağırmamla, çerçevesiz, camsız pencereden atlayıp kaçmam bir oldu.

Köyle ovanın arası iki kilometre vardı. Dağların arasından geçen ıssız bir yolu seçmiştim. Yolda çalılıklar arasında kıpırdayan bir hayvan gördüm. Domuz sandım, korktum. Parmaklarımın ucuna basarak ses çıkarmadan geçtim yanından. Ovaya ulaştığımda akşam olmuştu. Bağımıza gittim. Bağın ortasında kokusu hâlâ burnumda tüten çavuş üzümü asmasının altına girdim. Öyle yorulmuşum ve üzgünüm ki ne karanlık ne yabani hayvan korkusu geldi aklıma. Hava kararmadan uyumuşum. Gece boyu İstanbul asfaltından geçen otobüslerin, kamyonların vınlayan sesleri ninni gibi geldi bana.

Gecenin karanlığını ve sessizliğini yırtan pancar motorun sesiyle uyandım sabaha karşı. Sabah serinliği içimi ürpertmişti. Asma yaprakları üzerime gelen çiğ taneleri için şemsiye olmuştu. Acıkmıştım. Birkaç çilkim üzüm attım ağzıma, üzerinde çiğ taneleriyle kütür kütürdü, ama doymamıştım. Erol’un yanında aldım soluğu. Erol elinde bir teneke kutu ile kuşları kovalıyordu. Bağ bekçisinin asli görevi buydu. Benim derdim başkaydı, umurum değildi üzümlere dadanan kuşlar. Onunla ve yaşlı bekçi komşusuyla birlikte kahvaltı yaptık. Akşama dek orada vakit geçirdim. Sohbet ettik.

Akşam olmuş, yatma zamanı gelmişti. Erol’un çardağı bir kişilikti. Yalnızlıktan korksam da orada kalamayacağımı bildiğimden, bağımıza döndüm. Bir gece önce bana yataklık yapan çavuş üzümü asması bağın çukur kısmında kalıyordu. Bu kez daha açıklık bir yerde bir asma seçtim yatak odası olarak. Sultaniye üzüm salkımları ağzıma burnuma giriyordu. Yani salon salamanje idi asma altı evim.

Ertesi sabah, beni iki gündür komşu köylerdeki akrabalarda arayan babamın eline geçtiğimde bu asma evimde uyuyordum. Kim ele verdi bilmiyordum, ama babamı gördüğümde, baba ocağının sıcaklığının ne olduğunu bir kez daha anlamıştım.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

11/04/2024 - 21:48
10/20/2024 - 22:24
09/11/2024 - 23:09
08/11/2024 - 20:19

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...