Toprak Dam Evden Dünyaya Bakmak

İsmail Güner kullanıcısının resmi
Kartal Nurhak Tahtalı

Kartal Dağı’nın yel değirmeni, yaylalardaki mantar lezzeti, Nurhakların karlı zirveleri, Tahtalı Ovası’nda buğday karacası, kayısı tadı, sarmalık tütün kokusu, Elma Deresi mevkiinde kenger ışkını, oradan geceleri yüksek yerlerden Elbistan Ovası’nın renkli kent merkezini seyre durmak, çocukluğumun unutulmaz anıları bir film şeridi gibi gözlerimin önünde gelip geçer yaban ellerde…

Fırtınalı bir günde, toprak damlı bir evde dünyaya gözlerimi açmışım; açmasına ama yoksulluğun, sömürü çarkının doruğa çıktığı zamanda büyümek ve yaşamı devam ettirmek, insanın çocukluğunda inanılmaz travmalar bırakır.

Nurhakların zirvesindeki mis gibi havayı soluyarak, sabah uykusunda uyandığınızda, yayıktaki ayranın üstüne çıkan taze topaç tereyağı ve kerpiç yoğurt üstündeki kaymağa, ekmeği banmanın lezzetine doyum olmazdı.

Hele öğle vakti yaklaştığında, koyun sürüsünün çıngırak sesleri, berivanların sitillerle davar sağmak için yerlerini almaları, köy ortamına ayrı bir ahenk katardı.

Yaylalara göçün başlamasıyla, yaylacılar kervanlarını geceden hazırlayarak yola koyulmaları, obalara kıl çadırlarını (Kon) kurmaları, cıvıl cıvıl bir yaşama yeniden başlanırdı.

Yaylaların bir başka konukları da, keçiboynuzu, dut pekmezi, kurutulmuş üzüm, kırık leblebi vs. satan çerçileriydi. Biz çocukların önceden toplayıp sakladığımız yün topaklarıyla, çerçicilerin küçük tüketicileriydik.

Çobanların kaval sesleri, kenger, mantar toplayan kız ve erkeklerin obalardan grup hâlinde şarkı söylemeleri, bir başka güzellik katardı yaylalara.

Bir özelliğim de; birileri bir şehir hakkında bahsettiğinde, o kentin nasıl bir coğrafik konuma sahip olduğunu kafamda çizerdim. O kente vardığımdaysa düşündüğümün aynısıyla karşılaşırdım.

Geceleri dağ zirvelerinin en yüksek tepesinde, Elbistan şehir merkezini seyre dalarken, sezgilerim bana şehirlerin çok şatafatlı olduğunu hissettirirdi. Büyüdüğümde, okuyup o kentin en büyük yöneticisi olacağımın hayalini kurardım. Maalesef ne ailemin beni okutacak maddi gücü vardı ne de sosyal bir alt yapı mevcuttu.

Oysaki sosyal çelişkilerin en çekilmez girdabının bu kent merkezlerinde olduğunu henüz kavrayacak yaşta değildim. Genelde o zamanlarda köylerde bu çelişkinin farkında olmadan yaşıyordu insanlar.

Bırakın bir çocuğun en temel gereksinimlerini temin etmeyi, en az dörtte birini karşılayacak maddi gücü bile yoktu.
Yoksulduk ama çok mutluyduk yine de…

Ancak insanoğlu ve kızı öğrendikçe, imkânlara kavuştukça, araştırdıkça ufkunun genişlediği kadar da mutsuz olabiliyor.

 

NOT: Bu deneme İsviçre’de Almanca-Türkçe çıkan Merhaba Gazetesi’nin Kasım 2014 sayısında yayınlanmıştır…

 

İsmail Güner

Tags: 
Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

11/04/2024 - 21:48
10/20/2024 - 22:24
09/11/2024 - 23:09
08/11/2024 - 20:19

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...