küçük kız sevgi kokar

Sibel Karakız kullanıcısının resmi
Sıcak, yapışkan bir geceydi. Bir türlü uyuyamıyordu. Yaşı on bir–on iki var yoktu. Kalkıp odasının camını açtı. Hafif bir yel perdeleri oynattı yerinden. Serinler gibi olmuştu oda. Dolabın üzerindeki kitabını aldı, yatağına uzandı ve okumaya başladı.

Zaman akıp gitmişti. Gece yarısını çoktan geçmişti. Okumayı çok severdi; kâh gazete, kâh kitap ne bulursa okumaya bayılırdı. Kim bilir belki de kitap okumanın yasak olduğu o yetmişli yıllarda, okumak ona daha cazip geliyor da olabilirdi. Haksızlık etmemek lazım, dayısının evinde yaşayan Küçük kız, dayısının da gece geç saatlere kadar gazetelerini okumayı bitirmeden uyumamasından etkilenmiş de olabilirdi.

Herkes uyumuştu çoktan.

Sabah uyandığında kitap okurken sızıp kaldığını, kitabını yatağın içinde görünce anladı. Ama herkesle aynı saatte uyanamamıştı. Tüm ev halkı çoktan kalkmıştı, çünkü onların seslerine uyanmıştı.

Kitabını koyduğu küçük bir dolabı vardı. Kitabını aldı oraya koydu, yatağını düzeltti. Camlar açıktı ama perdeler kapalıydı. Perdeleri açacaktı vazgeçti, ‘önce geceliğimi değiştirmeliyim’ diye düşündü. Akşamdan kapının arkasına astığı kıyafetlerini aldı, tişörtünü giymeye başladı. Tam o anda kolunda müthiş bir acı hissetti ve çığlık attı. Tişörtünün içine bir arı ya da böcek girmiş olmalıydı. Kolunu sokmuştu. Küçük kızın çırpınmasıyla bir kızıl arısı yere düştü. Kız canının acısıyla ne yapacağını şaşırmış bir halde hem kolunu tutuyor hem de öylece arıya bakıyordu.

Bu arada Küçük kızın çığlıklarını duyan ev halkı, kapının önünde öylece arıya bakan kızın yanına koştular. Büyük bir şaşkınlıkla içeride ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı. "Ne oldu acaba?" diye aralarında tartışıyorlardı. Kapıyı açtıklarında, onları gören küçük kız yerdeki arıyı göstererek " kolumu soktu" dedi.

Panikleyen dayısı: "Arı hâlâ yaşıyor, peki onu neden öldürmedin?" dedi telaşla.

Zaten arının yaralandığını düşünerek üzülen küçük kız:

"Acıdım ona, isteyerek ve bilerek yapmadı ki! Benden korktuğu için bunu yapmış olmalı"

"İyi de o sana acımamış!" dedi yine dayısı.

"Onun odama girmesine ben izin verdim. Camlar kapalı olsa veya onun giremeyeceği şekilde kapatmış olsaydım bu başıma gelmezdi. Ben kendi önlemimi almazken bilinçsiz bir arıyı nasıl cezalandırırım." dedi.

Kim bilir belki çok okumasından belki de karakterindeki canlılara olan özellikle hayvanlara olan sevgisinden dolayı beklenmedik bir yorum yapmıştı bu duruma.

Bu sözlerin üzerine küçük kızın dayısı ve diğer ev halkı, bu değişik yoruma, kimi şaşkın, kimi de kız haklı dercesine kafalarını sallıyorlar ve gülümsüyorlardı birbirlerine bakarak.

Ne yapmalı peki? Bu dünyada arılar da var yılanlar da. Hayvanlara zarar vermeden onlardan korunmasını bilmeliyiz. Onların birçoğu gerçekten korktukları için insanlara zarar veriyorlar. Bu dünyada yaşamak bizler kadar onlarında hakkı. Hayvanların yaşamasını, hatta nesillerini sürdürmesini sağlamalıyız. Ya da onlardan korunmasını öğreneceğiz.

Hayvanlar hayvan olduğu için de, en kötüsü insan kılıklı vahşilerin olması. Maalesef aramızda hırsızlar, katiller ve psikopatlar var. Önemli olan onlarla nasıl baş edeceğimiz. Bana göre çözüm; ya onları eğitmek, ya onlara karşı önlemimizi almak ve kendimizi korumak veya da son çare olarak onlarla savaşmasını öğrenmek.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/25/2025 - 10:25
02/20/2025 - 10:30
01/18/2025 - 21:05
11/20/2024 - 20:50
11/14/2024 - 19:11

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...