
-Ne yazarsın?
-Martıları, denizi, maviyi, ufku, kelebeği, çiçeği, umutsuzluğu, aşkı, barları, meyhaneleri, aldatılmışlığı...
Ben yazarım; güzel kadınları, düşleri, fantezileri, dört kıtaya hükmeden şanlı tarihimi, Anadolu'ya sıkışmış son ulusumu...
Sen yazar olamazsın! Evinden, toprağından, kapısındaki ağaçtan, inciri, üzümü, zeytini işleyen tezgâhından, teknesinden, oltasından, düşlerinden koparılan Alenayı, Adonisi, Gergoru, Dimitri'yi yazdın mı?
Yazmadım!
Kapısında, kilisesinde, nalbant, sarraf, terzi dükkânında, bağ yolunda, tezgâhında, İstanbul kapılarında, Musa Dağı’nda, Zeytun'da, Antep'te, Urfa'da, Bitlis'te, Van'da, susuz çöllerde, umutsuz yolculuklarda, karı koca ve çocuklarının içinde, dağ gibi cesetlerin arasında ölmeden ölmüş Armen'i, Artem'i, Hırlak'ı, Agop'u, Mger'i, Horen'i, Anuş'u, Sate'yi, Usik'i ve Arus'u yazabildin mi?
Yazmadım!
Koçgiri'de cellatlara teslim edilen 30 bin Alevinin canhıraş çığlığını, Diyarbakır'da salınan 25 bin Kürt'ün ahını feryadını işittin mi? Dersim'de top yağdırılan, evleri ekinleri, umutları ateşe verilen, tütsülere tutulan, Munzur'da, Kutu'da biçilen, uçurumlara salınan, halkını korumak uğruna bebeğini boğan, ölü annesinin boş memesine saldıran, vagonlarda, ahırlarda, sürgünlerde heder olan, subay evlerinde tacize uğrayan, hizmetçilik yapan, yatılılarda tepesine vurula vurula Türkçe öğrenen, yolu, dili, hak bildiği değerler uğruna ipe giden, Rızaları, Seyyitleri, Beseleri, Alileri, Hüsoları, Mamoları, İvoları, Zıldaları, Gulları, Canneleri, Şerleri, Pirleri, Sosun'ları yazdın mı?
Yazmadım?
Sen Maraş'ta, Sivas’ta, yalımların, kurşunların, baltaların, nacakların altında can verenleri, karnı deşilen gelinleri, tecavüze uğrayan kadınları, su gibi ışıldayan çocukları, çocukluk- ergenlik arasında gidip gelenleri, komşusunun kıskanç bakışlar altında ekmeğini kazanan duvarcı, sıvacı, bakkal, terzi, öğretmen, tüccar, fabrika işçilerini yazdın mı?
Yazmadım!
Köyleri yakılan, atı, katırı, ineği öldürülen, tepesine bomba yağdırılan, dağlarda ömür tüketen, duvar diplerinde cıgara saran, davar güden, İstanbul'da, Ankara’da, İzmir'de tinerci, kapkaççı, tablacı, kabadayı, gündelikçi, Çukurova'da, Maraş'ta, Aydın'da, Karadeniz'de ameliye, ağa kapısında azap, devlet kapısında korucu, büyük kentlerde kırro, yol kenarında, karakol bulvarında faili meçhul, devlet dairesinde dilsiz, tarih kitaplarında ekrad, Avrupa'da mülteci, Türkçe öğrenmeye zorlanan çocuk, dağda gerilla, terörist... Şırnak'ta, Cizre'de, Mardin'de, Silopi'de, Suriçi'nde ölümle pençeleşen, yürürken, gülerken, koşarken vurulan, ölüsü kokutulan, Tahirleri, Aydınları, Helinleri, Hakanları, Ahmetleri, Baranları, Nihatları yazabilir misin?
Karanlığa yıldız gibi doğan Agirleri, Mazlumları, Mahsunları, Dilanları, Cudileri, Beriwanları yazabilir misin?
Yazamam!
Sen yazar olamazsın; bırak yazarlığı insan bile olamazsın!