Mem ile Zin’in, Siyabend ile Xece’nin ve Dewreşe Evdi ile Edule’nin yurdudur nasıl olsa. Ölümüne bağlılığın ve cesaretin abideleridir her biri.
Ondandır ki Kürt yazarların yazdıklarında masalımsı bir hava vardır… Yaşar Aksu’nun J&J Yayınları’dan Yaşlılık İnzivası (Xelweta Kalbûnê) adlı kitabında bunu görmek mümkün. Yaşar Aksu’nun da masal dinleyerek büyüdüğünü görmemek mümkün değil. Daha ilk öyküsüyle sarıp sarmalıyor, Kürdistan coğrafyasının bitmez tükenmez dramını her cümlesine sinmiş; hüzün ve acıyla birlikte bir direnişin öyküsüdür aynı zamanda.
Ufukta iki düğün vardır. Biri bireysel aşkına ulaşacaktır. Diğeriyse çoğunluğun aşkına... Biri geleceğe çocuk vermek için hazırlanırken, diğeri onları koruma derdindedir. Çoğul olan kendini halkına feda etmeye hazırdır. Birincisini anlatır Yaşar Aksu. Yemekler hazırlanır. Gençler ahenkle halaya durur. Elbiseleri rengârenktir. Kaynana gelinden daha çok süslenmiştir. Karanlığın çökmesiyle alan ampullerle aydınlatılır. Mutlaka sözler alınıp verilmiş ve yeni düğünlere yol açılmıştır.
Herkes sevinçlidir. Gelin ile damadın mutluluğunu tüm katılımcılar paylaşmaktadır. Çoğul aşkına kavuşmak isteyen ise yalnızdır. Yel gibi esen atıyla, dağlara yönelir. Çoğunluğa âşık olanlar hep yalnız olagelmişlerdir. Ta ki özgürlük kervanlarına katılana dek, bu yalnızlıkları sürmüştür. Öncesinde annesiyle olan diyaloglarına şahit oluyoruz. Dağa gidenin adı Adar’dır. Annesi onu canı pahasına sevmektedir. Kızının ülkesine âşık olduğunun farkında değildir.
Öykünün ilerleyen sayfalarında anlatıcının Adar’a âşık olduğunu görüyoruz. Aşkı apak bir su gibidir. 365 mektup yazıp sandığa sakladığını görüyoruz. Bundan da anlıyoruz ki, Adar bir yıl öncesinde dağa gitmiş. Ve anlatıcının da yüreği dağlardadır. Heybesinde özlem vardır.
Sadece bir mektubuna yer vermiş. Edebi dille yazılmış mektubu okurken, Geçmişin labirentlerinden geçiyor, çocukluğumuza dönme isteği ağır basıyor.
Yazar, okuyucunun hayal kurmasına imkân tanımış. Düğün, dağlara yöneliş ve mektup yeni hayaller kurmamıza yol açıyor. Bu yöntemle metnin daha da zenginleştiğini ve sınırlarını aşmaya çalıştığını görüyoruz.
Hep kendini aşmak isteyen, bilge, sağlam duruşlu ve aykırı karakterler var öykülerinde. Örneğin her türlü zulme karşın asla pes etmiyorlar.
“Baharı Beklerken” adlı öyküsü de oldukça ilginç. Bir babanın kendini eğitmesini görüyoruz. Ve baba hapse atılmıştır. Oğlu sordukça, babasının baharda geleceğini söyler annesi. Cezaevi Kürt’ün ikinci evi gibi olmuştur. Cezaevi ayrılık, zulüm ve zamansız ölüm demektir.
Yaşlılık İnzivası’nda bir bilge babanın çaresizliğine tanık oluyoruz. İnzivaya çekilmiştir. Bu inzivaya bir çeşit cezaevi de diyebiliriz. Kulakları sağırdır. Sağır olması yaşlılığından kaynaklanmıyordur. Çocuğu gözlerinin önünde işkenceden geçmiştir. Gözlerini sımsıkı kapatırken, kulaklarına oğlunun çığlıkları dolmuş ve kulak zarları patlamıştır.
Anlatıcı, işaret parmağının neden kesildiğini sorunca, ‘’Yaşadıklarımızı unutmamak için kendim kestim,’’ diye cevaplar bilge baba. Birbirinden ilginç öykülerle, adını gelecekte çokça duyacağımız Yaşar Aksu’nun kitabını okuyun derim.
Mehmet Söğüt
İnziva, Ayrılık ve Realite
Öykünün temel taşını masallar, destanlar, mesel ve halk söylenceleri oluşturur. Kürt coğrafyası bu noktada oldukça bereketlidir.
Kategori:
Bunları Okudunuz mu?
Hapishane Edebiyatı
Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan
Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
Konuk Yazarlar
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı.
“Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...