Yolculuklar düştü payımıza

Ahmet Bakır kullanıcısının resmi
"Bak” dedi kıpırtısız güneşe yüzünü dönerek oturan bilge, “tren acı ıslığını uzun uzun çalıyor. Ya içinde bir dizi hüzünler de barındıran, yeni bir dünyanın keşfine çıkacaksın, ya da birazdan ıssızlaşacak bu istasyonda aynı gökyüzüne bakacaksın ömrün boyunca"

 

Durdu yüzüne kederli kederli baktı adamın, yaşlı bilge ve devam etti:

"Evet, yeni dünyalar keşfetmek kolay değildir, içinde hüzünler, acılar ve kanayan iklimlerin olacak. Ancak keşfetme duygusu insanın tek yaşama nedenidir, keşfetmek insan için, henüz tarifi yapılmamış tek mutluluk nedenidir."

Adamın kafası karışmıştı, içinden hızlıca trene koşmak geliyordu ancak korkuları vardı. Bilgeye sordu:

"Peki, sen neden yeni dünyaları keşfetmeye gitmiyorsun?" dedi.

Bilge: “Yanılıyorsun evlat” dedi, “ben de bir sabah burada senin gibi tereddütler içinde trenin gitmesini beklerken, içimdeki keşfetme duygusunu dinleyerek atladım trene yarım asır hiç durmaksızın keşfetmelerle geçti ömrüm."

Adam bilgenin sözünü keserek sormaya devam etti:

"Peki, sonuç ne? Bak yine buradasın işte"

"Yok" dedi bilge, "o kadar basit değil. Ben dünyanın bütün coğrafyalarını keşfettim, gezdim, gördüm, buralarda olmayan denizleri, ırmakları, akşamları, gökyüzünü ve burada hiç rastlamadığım yağmurları keşfettim. Sonra anladım ki en büyük ve bitmeyen keşif insanı keşfetmektir, şimdi oturmuş burada sen ve senin gibilerin beklentilerini, korkularını ve duyduğun ilgiyi keşfediyorum. Anladım ki insanı keşfetmek çok daha sonsuzmuş, keşfet keşfet bitmiyor. Bak şimdi gitmek istemiyorsun, bu şimdilik böyle, ancak birazdan beni şaşırtabilir atlarsın trene. Ben senin gitmeyeceğini bilmiş olmanın rahatlığındayken beni şaşırtıp gidebilirsin"

"İyi de" dedi adam, "bende burada oturup insanların iç dünyasını keşfetmek istiyorum, bir yere gitmeden"

Bilge gülümsedi ve "Her geçtiğin yol, her baktığın ırmak, her dağ başı, her farklı ıssızlık seni insana götürür oğul, insan yaşadığı yerden özellikler taşır, sen o yerleri görmeden insanı keşfedemezsin “dedi.

 

Bilge son sözünü söyledi. Döndü baktı adama.  Adam trenin merdivenlerindeydi. El salladı bilge: "Güle güle bayım,” diye seslendi, “ korkma, yüreğin de çok ağrıyacak bu yolculukta ama yolculukları olmayan insanlar, keşkelerinin yaralarıyla daha çok kanarlar"

Anılarımdan...

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...