21. Yüzyıl ve Sosyalistlerin Çıkmazı

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
İnsan toplulukları öyle bir konuma getirildi ki, üst düzey zengin sınıftan orta tabaka ve alt katmandakilerin tümü, her saniye büyük küçük çıkarını düşünerek menfaate teslim olmuştur. İstisnaların dışında insanlarda ortak yaşam, ortak değer, insanlık, arkadaşlık, dostluk ve yoldaşlık duygusu tamamen bitirildi.

 
Teknoloji, bilgi çağı; hızlı tüketim, sınırsız sahip olma ve insanlıktan uzaklaşmışlık, bugüne kadar var olmuş tüm düşünceleri alt üst ettiği gibi sosyalistleri daha derinden etkilemiştir.
Her şeyin çıkar ve menfaate dayandığı insanlık dışı bu yapıdan, sosyalistlerin daha fazla zarar görmemesi için, çağa uygun yeni bilimsel Marksist ilkeler geliştirmelidirler.
Sosyalistlerin, din ve etnik milliyetçiliği temsil eden kapitalist siyasetler gibi ilkesiz şekilde menfaate dayanan kültürleri olmadığına göre, tüm gerçekleri cesaretle tartışmaları gerekiyor.
Dünya ülkelerinde yaşanan siyasal, kültürel, ekonomik krizlere karşı, sosyalistler eski ilkelerle cevap olmaya çalıştıklarından, herhangi bir çözüm getiremedikleri yaşanan durağanlıktan rahatlıkla anlaşılmakta.
Bunun birden çok nedenleri olsa da asıl gerçek sebep, insan ilişkileri iğrençlik içerisinde çıkarcılığa dönüşmesi ve sosyalistlerin iki yüzyıl önceki ilkeleri tekrar etmeleri, en büyük engeldir.
İnsanlık dışı değişimler, sosyalistler tarafından reddedilip tasvip edilmese dahi, tüm insanlığın kişiliğinde derin yozlaşmaya neden olduğundan, herkesten önce sosyalistler bunu dert etmelidirler.
Eski ilkelerde ısrar, kimileri için düşünceye sadıklık biçiminde gurur verici gibi görünse de 21.yy'da hiçbir anlamı kalmamıştır. Çünkü insanlık birçok insani kazanımını tamamen kaybetmiş durumda.
Sosyalistler bunu rahatlıkla aşacak Marksist ve Materyalist bilimsel bir düşünceye sahip olduklarından, fazlada alternatifsiz sayılmazlar.
Ciddi bir tıkanıklığın içerisinde olunduğu açık yüreklikle kabul edilip, bunun üzerinde düşünülerek, neden sonuç ilişkileri ve çağın gerçekliğine uygun yeni bir Marksist teorik ilkeyle ortaya çıkılmalı.
Çünkü egemen olan dinci ve milliyetçi siyasal düşünceler, insanları sürekli vatan, din, millet soyutlamasıyla ne yaparsan Allah'ın takdiridir diyerek bilimsel onur, kişilik ve insani karakterden yoksun bıraktıkları için, bunun tadını çıkarmaktadırlar.
Sosyalizmin temelinde en ufak bir çıkarcılık, artı değer gibi doyumsuzluk söz konusu olmadığına göre, onur ve özel zevkler eşitlenerek yaşanacak şekle getirilmelidir.
Hangi şartta olursa olunsun, sosyalistler ekonomik değerler, ihtiyaç duyulan her şeyi, reel şekilde herkesin faydalanacağı gerçek sosyal yapıya dönüştürecek ilkelere sahip  olmak zorundadırlar.
Eski düşüncenin sürekli tekrar edilmesi insanlara cazip gelmediği kabullenilip, bilimsel araştırmalar yapılması tek seçenektir. Buradan hareketle şu belirleme yapılabilir:
Ya insanlar tamamen düşünemez noktaya geldiler veya eski sosyalist teorinin bir cazibesinin kalmadığı gerçekliği ortaya çıkıyor. Yapılan bu kısa belirlemenin yerinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çünkü kapitalist yalancı iktidarlar, dünyaya ve yaşama sadece “Süper Ego” güdüsünden baktıkları için insanların düşünme yetenekleri tamamen dejenerasyona uğratılmıştır.
İnsan toplulukları öyle bir konuma getirildi ki, üst düzey zengin sınıftan orta tabaka ve alt katmandakilerin tümü, her saniye büyük küçük çıkarını düşünerek menfaate teslim olmuştur. İstisnaların dışında insanlarda ortak yaşam, ortak değer, insanlık, arkadaşlık, dostluk ve yoldaşlık duygusu tamamen bitirildi.
Örneğin çocuğu veya kendisi için 20 liralık kitap ya da bilgi verecek materyali almayan köylü, emekli ve memur, 2000 ve 4000 TL değerinde telefon, en az 20 000'den başlayıp 50 000 liraya kadar araba alıp binen insanın, insanlığından şüphe edilmez mi?
Bundan yaklaşık 30 yıl önce bir kişi büyük ya da küçük şekilde çıkarını ön plana sürdüğünde hem o kişi utanırdı hem de çevresi onu horlayıp aşağılardı. Şimdi ise çıkar ve menfaatine göre davranıp düşünmeyenler kendisini beceriksiz, geri zekalı ve aptal görmektedirler.
Ne acıdır ki, önümüzde böyle bir insan tipi, düşünce, karakter ve kişilik varken, onurdan, şereften, dostluktan, arkadaşlıktan ve yoldaşlıktan kim bahsedebilir?
İfade edilen insan karakteri tüm dünyada hâkim olduğuna göre, eski sosyalist söylem ve ilkelere sarılarak örgütlenip insana yakışır şekilde düşündürmek, artık hiçbir koşulda mümkün değil.
Materyalist ve Marksist felsefi ilkeler doğrultusunda, çağın aşırı derecedeki maddiyatçı mantığına bazı sınırların koyulması gerektiği gibi, zamanın zorladığı birçok isteğe de cevap olunacak ortak ilkeler yaratılmalı.
Örneğin bürokratından iş yapan ticaretçi ve memuruna kadar herkesin gerçek gelirini her yıl kamuoyuyla paylaşacak sistemin getirilmesi.
Temel ihtiyaçların dışındaki bireysel zevk ve maddi çıkarcılığın insanlıkla ve serbest piyasacılıkla alakası olmadığı, bunda ısrar edenlerin halk ve devletin onuruyla oynamak anlamına geldiği yasal ilke kabul edilmeli.
Ülkenin maddi ve ekonomik değerleri incelenerek, belirli sınırlarda herkesin reel şekilde faydalanacağı doğru, gerçekçi, güvenilir bir sosyal yardım sistemi oluşturulmalı.
Teknolojik çağın yarattığı insan psikolojisi derince incelenip bilgili, yarı bilgili ve bilgisizliğin yarattığı aşırı maddiyatçı mantığı dönüştürecek, temel eğitim programları şarttır.
İfade edilen düşüncelerin gerçekleşmesi için sosyalist partiler; büyük ya da küçük ölçekli ortak özerk işletmeler, şirket, kooperatif, dernek vb. ekonomik kurumsal yapılanmalara gitmeli.
Halkın her türlü can, mal ve onurunu koruyacak silahlı silahsız komiteler oluşturulmalı. Çünkü halka güven verecek namuslu ve şerefli asker ya da polis gücüne acil ihtiyaç vardır.
Bunların düzenli ve adaletli yürümesi için, her türlü sorgulamayı yapacak özerk tarafsız Adalet Üst Komisyonu kurulmalı.
Sıralananları uygulamak hiçbir şekilde mümkün değildir, hepsi ütopya denilecek olursa, o zaman uygulanabilir alternatifler üretilmeli. Şimdiye kadar olduğu şekliyle hareket edilecekse, mevcut düzeni eleştirmeye hiçbirimizin hakkı yok demektir.
Daha güvenilir kural ve ilkenin ilave edilmesiyle insanlara güven verildiğinde en ufak bir siyasi, din ve kültürel farklılık gözetmeden, bu yapıya kendiliğinden koşarak gelecektir insanlar.
21.yüzyılda çıkar ve menfaatin tavan yaptığı insani duygu ve kültürün öldüğü bu Çağ'da, gerçek demokratik ilke ve politikalar hayata geçirilmediği sürece, insanlar yalancı kapitalistlerin arkasından gitmeye devam edecektir. Sosyalistler artık bulanık suda balık avlamanın hiçbir faydası olmadığı gerçeğinden hareket etmeleri gerekiyor.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...