Salyangoz Hıdır, köpek Cano, Bulut ve ben dört yıldır bu köydeyiz. Bir de Hevse Ablamız var yemeklerimizi yapan, evi çekip çeviren. Sorgusuz sualsiz Bulut’u kucaklayan kocaman bir kalbi var… Esin? Esin yok!
Bulut’un annesi, büyük aşkım Esin… İlk tanıştığımızda kariyer tırmalayan, gözü zirvede iki plaza insanıydık. Birbirimizde kendi hırslarımıza, tutkularımıza âşık olduk, evlendik. Zamanımız değerli, yolumuz uzundu. Yoğun toplantılardan, yorucu iş seyahatlerinden arta kalan vakitlerde yaşadık birbirimizi, mutluyduk da. Bu aşk dolu ritim beş yıl sürdü hiç hız kaybetmeden. Beş yılın sonunda hedefimiz ‘çocuk’tu, bir çocuğumuz olmalıydı. Planlarımız gereği bir süre iş hayatına ara verdi Esin, Bulut dört aylık olana kadar evde kaldı. Bebek hemşiresi, dadısı, temizlikçisiyle Bulut’lu hayatımız devam etti sonrasında. Anne, baba olmuştuk işte! Esin sayesinde evdeki tempo tıkır tıkır işliyor, her şey yolunda gidiyordu. Onun iyi bir anne olmaya çalışmasını gururla izledim; iyi bir baba sanarak kendimi… Salakmışım!
Bulut’un ilk adımlarını toplantı arasında kameradan izlemiştik. Bizim mucize projemiz büyüyordu gözümüzün önünde, gururluyduk, mutluyduk. Bulut’un da mutlu olduğunu sanıyorduk.
İki yaşını yeni doldurmuştu bir şeylerin yolunda gitmediğini anladığımızda. Uzun süreli öfke nöbetleriyle başladı her şey. Fiziksel temasa karşı aşırı tepkilerle, ağlama krizleri, sallanmalarla devam etti sonrası. İki yaş krizi dedik, sabırla bekledik. Bekledikçe değişmedi hiçbir şey, daha da kötüleşti hatta. Doktorlar ‘Otizm’ teşhisi koydular Bulut’a. Esin kabullenmedi bu durumu, kabullenemedi, otistik bir çocuğun annesi olmayı reddetti. Başarısız projesi ağır geldi omuzlarına, çıkıp gitti hayatımızdan. Çokça acıdı içim, lakin Bulut vardı. Kendime yeni bir düzen kurmam gerekiyordu, kurdum da. İşimi bıraktım, tam zamanlı evde kaldım; otizm hakkında yazılan her satırı okudum. Oğlumla destekleyici eğitimlere katıldım, psikolog ve pedagoglarla aylar geçirdik. Aylar sonra Bulut bana ilk kez sarıldığında ‘baba’ olmuştum, başarmıştık. Bana “bab- ba” dediğinde hayat bu kelime kadardı benim için, hayat “bab-ba” olmaktı!
Esin? Esin geri dönmedi. Aramadı, sormadı, merak etmedi bizi.
Bulut? Yakında dokuz yaşında olacak. “Bu köyün otları güzel kokuyor baba” dediği günden beri bu köydeyiz. Bu köyün otları gerçekten güzel kokuyor!
Hıdır? Bir eş buldu sonunda kendine. Dut yaprağının üzerinde evlendirdik Hıdır’la Fadime’yi. Nikâh şahitleri biziz! Düğün fotoğrafımız var hep birlikte…
Yorumlar
Bu köyün otları hiç sevilmez
Bu köyün otları hiç sevilmez mi, hele ki Bulut’un babasının yüreği?