
Yazar, Kürt sorununda yeni ve önemli bir alana dikkat çekerek Kürtlerin uluslararası hukukunu ve “Birleşmiş Milletler Yerli Halkların Hakkı” maddelerini Kürtçe ve Türkçeye çevirerek sosyolojik, politik ve hukuksal okumalar yapıyor. Kürtlerin dört parçada ve diasporadaki son 20 yıllık varoluş mücadelelerinin analizini yaparken uluslaşma sürecindeki açmazları yorumlayıp uluslararası hukuka uygun perspektifler sunuyor.
Kitapta yer alan Birleşmiş Milletler Yerli Halkların Hakkı’nın maddelerinin Kürtçeye çevrilmesi bir ilk olarak önem arz ediyor. Kürtlerin diplomasi yetersizliği ve özellikle Birleşmiş Milletlere dönük yapılması gerekenlerin adeta yol haritasını sunuyor. Türkiye’de “Kürtçe Anadilde Eğitim Hakkı’nın tanınmamasının var olan sorunların kaynağı olduğuna dikkat çekiyor ve bunun sivil bir inisiyatife kavuşmasının projesini sunarken önemine dair çarpıcı analizler yapıyor.
“BM ve Kürtler” adlı eser belli ki salt teorik bir çalışmadan çok Roni Aydın Dere’nin bizzat kendisinin Birleşmiş Milletler Cenevre teşkilatına bir gazeteci olarak yıllarca emek vermiş olduğunu anlıyoruz. Birleşmiş Milletler’den haberler, yorumlar derken zamanla BM’ye bağlı birtakım uluslararası ONG’ların (Hükümet dışı Örgütler) Roni Aydın Dere’yi Ortadoğu ve Kürt meselesinde konuşmacı olarak davet etmesi ve yine yazarın Birleşmiş Milletler’de konuşmalar yapması da Kürtler açısından önemlidir. Ayrıca tüm bu çalışmalar ve ilişkiler ona Birleşmiş Milletler hukuku, işlevi ve dünyadaki rolünün kavranmasını sağladığını görüyoruz.
Yazar, nüfusu bir milyonun altında birçok halk Birleşmiş Milletler hukukundan yararlanırken, devasa bir nüfusa sahip Kürtlerin BM önünde protesto ya da dikkat çekme etkinliklerini aşamamalarını uluslararası hukukun kavranmadığına ve diplomasi tecrübesizliğine dayandığını ve bunun mutlaka aşılması gerektiğinin önemini vurguluyor.
Kitapta ayrıca UNESCO’ya başvuru serüveni yer alıyor. Anadilin önemini anlatan yazılar ve HEZKURD (Kürt Dili Hareketi)’un kurulmasına öncülük yapanlardan biri olan yazar Roni Aydın Dere, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri ilk kez Birleşmiş Milletlere bağlı UNESCO’ya başvuru yapıyor. Türkiye’nin altına imza attığı Birleşmiş Milletler Yerli Halkların Hakkı maddelerini esas alarak UNESCO’nun “Kürtçe Anadilde Eğitim Hakkı” için müdahil olmasını talep ediyor. UNESCO’dan resmi olarak HEZKURD adına alınan cevapta Türkiye’nin Kürtçe Anadilde Eğitim Hakkı’nı uygulamaya koyması gerektiği ve yükümlü olduğu maddeler de hatırlatılıyor.
Sonuç olarak, BM ve Kürtler kitabının önemli tartışmalara yol açacağını ve ses getireceğine inanıyoruz.
Necmettin Yalçınkaya