NARİN'İN KATİLİ BİZİZ

Alihan Demir kullanıcısının resmi
Kötülük, birden ortaya çıkmaz. Alıştıra alıştıra gelir ve davranışa sonra da alışkanlığa dönüşür. Günlerdir medyanın çeşitli senaryolarla fantastik bir korku filmi gibi anlattığı olayın gözden kaçan yanına değineceğim.

Dostlar alışverişte görsün diye fotoğrafını paylaşıp üç gün sonra da unutan toplumun balık hafızasından da bahsetmeyeceğim. Toplumun daha korkunç  bir kötülükle sıradanlaştırdığı ölümün perde arkasındaki anlatacağım.

En sonda söylenecek sözü uzatmadan baştan söyleyip nedenini açıklayayım. Öncelikle  katili deşifre edelim de vicdanı olan okumaya devam etsin. Diğer vahşetlerde olduğu gibi burada da katili kendimizden uzakta arayacağız. Çeşitli hikâyeler uydurup hikâyedeki kötü kişiye lanet edeceğiz. Böylece kendimizi temize çekip kaldığımız yerden gülmeye eğlenmeye devam edeceğiz. Nereden mi biliyorum diyeceksiniz. Burada yüzlerce örneğe hem yer yok hem zaten sayacaklarımızı da yarın unutacaksınız. Katil diyorduk en son. Bir katil lazım bize. Suçu ona yükleyip kendimizi paklayacağımız bir katil ismi verecekler bize. Kurguyu alıp katile lanet ettikten sonra evlerden ırak deyip konuyu kapatacağız. Oysa katil apaçık biziz. Bunu artık şaşmaz bir şekilde kabul edebilirsek meseleyi anlayabiliriz.

Benle ne alakası var diyenler, bundan sonrasını daha dikkatli okumak zorundadır. Çünkü kötülük ayrıntıda gizlidir ve bizler oraya bakmadan bize verileni yutup gözlerimizi kapatıyoruz. Bir çocuğu öldürecek tasarlama, kin, nefret, korku, vahşet adına ne derseniz deyin, böyle bir zihin anasının karnından birden doğmadı.  Çünkü gökten zembille inmez katiller. Toplum, tüm bireylerini kendisi doğrudan eğitir ve geliştirir. Sıfırdan aldığı bireyi ‘’her şey’’ eden yine toplumdur. İyi toplumlar sanatkârlar, filozoflar ve aydınlar yaratırken kötü toplumlar da cahiller ve  katiller yaratması çok normaldir. Nasıl mı? Anlatayım. Medyayla şiddeti meşrulaştıran bizleriz, mafyayı öven bizleriz, silahı ve bıçağı beline takana hayran olan bizleriz. Ölümü normalleştiren bizleriz ve cinayeti kurgulayan bizleriz. O zaman katil neden biz olmayalım? Eğitim sistemimiz, davranış biçimlerimiz, alışkanlıklarımız, feodal tavrımız, önyargılarımız, adalet sistemimiz suçun üretiminde ne kadar engelleyici? Öldürürüm ve yargılanmam hatta kimse bilmez, diyerek işlenen cinayetlerde suçluya bu düşünceyi veren cesaret nereden gelmektedir? Bu cesaretin içinde daha önceki tecrübeler ve alışılagelen sıradanlık yok mudur? Narin’in yedi yıl önce engelli ablasının merdivenden düşüp öldüğü, otopsi yapılmadan aceleyle gömüldüğü söyleniyor. Orada işletilmeyen hukuk, bu cinayete cesaret vermiş olabilir mi? Unutmamak gerekir ki bireylerin özelinde tartışmak, suçu lokal bir hale getirir. Oysa bilmeliyiz ki ne suç ne suçlu lokal değildir. Bu meseleler yerelin kendi özeli de değildir. Doğu'dan Batı'ya değişmeden artan vahşet bize suçun da genel olduğunu gösterir. Kişi toplumdan bağımsız düşünülemez ve suç da bu vesileyle toplumsaldır.. "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." diyen Albert Camus, bize katili de göstermektedir. O zaman katil şimdiden bellidir ki biziz

Kötülük, doğuştan bizimle gelen bir özellik değildir. Toplum içerisinde görüp öğrendiğimiz bir alışkanlıktır ve uygun koşullar oluştuğunda da yapmaktan sakınmadığımız bir davranış biçimidir. Herkes kendi kötü yanıyla yüzleşirse ne demek istediğim daha basitçe anlaşılacaktır. Yankesici, hırsız, iftiracı, düzenbaz, küfürbaz,  dolandırıcı, yağmacı, işgalci, tacizci, yalancı, rüşvetçi, dedikoducu, hilekâr, bağıran, çağıran, söven, kıran, döken… daha nice olumsuz insan bu toplumun bir parçası değil mi? Toplumda bu kadar kötülük varken envai çeşit katil olması normal karşılanmalıdır. Çünkü toplumun kendisi şiddetin bizzat yaratıcı ve uygulayıcısıdır. Katil bu yüzden biziz. Testide ne varsa dışarıya o sızıyor. Dışarıya sızan kötülüklere bakıp elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin. Bu toplum iyi bir toplum mu? Kötü bir toplum sitemleri ağzımızdan düşmediğine göre bizler yaşanan her olumsuz durumdan mesul değil miyiz? Ulusal başarılarda mutluluk, güzellik ve gurur bizimse neden kötü olaylarda suçu bir kişiye yükleriz?

Narin’in bedenini on uzman on saatte inceleyerek bir sebep arıyor. Yarın bize bir sebep ve bir katil verip artık susun diyecekler. Bunu daha önce de yaptılar. Suçu birisine yükleyip sustuk. Münevver Karabulut ve Özgecan Arslan’a yapılan vahşetten sonra bir kişiyi yakalayıp cezaevine attık. Peki bitti mi suçlar? Üşenmedim araştırdım. 81 ilde kadın cinayeti işlenmeyen yer yok. ‘’Her yer suç mahali’’ söylemini doğrulamıyor mu?  Durum buysa toplum bu cinayetlerden ne kadar uzak?      Gözlerimiz kör, kulağımız sağır bilincimiz kapalı halde devam ettik ve bugüne geldik. Yarın iyi tasarlanmış başka bir kötülüğü izleyip ona lanet edeceğiz.

Suçu bireylere yıkmak bir toplum hastalığıdır. Toplum böylece masallarına dönerken suçladığı bireye bedel ödetir ve dönüp yeni bireylerine nasıl katil olunacağını anlatmaya devam eder. Özetle bizler, yukarıda anlattığım lanet sıfatlardan bazılarını taşıyoruz bazılarını da taşımak üzereyiz. Her şey bir anlık uygunluğa bakacaktır. Kamera yoksa taciz edeceğiz, kimse görmezse çalacağız, beğenmezsek yakarız yıkarız. Yapmadık mı zannediyorsunuz. 300 bin kapasiteli cezaevlerinde 400 bine yakın tutuklunun suçlarına hiç baktınız mı? Öncellikli suçlarımız cinayet, taciz ve hırsızlık olduğuna göre bize konuşacak pek bir şey kalmıyor değil mi? Bu kanıtlar; katil, tacizci ve hırsız bir toplum olduğumuzu kanıtlamaz mı? Yarın bu kötülüklere devam edeceğimizi de hepimiz biliyoruz. Biliyoruz çünkü kendimizi biliyor ve kendimizi bu suçlardan uzak görmüyoruz. Kurtla gezen ulumayı öğreniyor ve ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı oluyor.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

Hapishane Edebiyatı

Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...
Yeni sergi çalışmamız. "Sınırsız Kü...
  Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf Grubu ve Karşı Sanat Çalışmaları olarak politik tutsaklar ve fotoğrafçılarla yeni bir sergi hazırlığına...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...