
Sen, bunu bir tutku bu bir arzu, ya da bu bir çılgın heves sanma
Ya da bir roman, bir şiir, ya da bir masal olarak algılama
Mümkün mü? Damarımda ki her damla kan
Mehtaplı, ya da mehtapsız gecelerde
Yalnız ve yalnız senin için coşsun
Biliyor musun? Yokluğuna alışmak
Hayli zor
Buna rağmen
Ay ışığına bakarak
Seni düşünmek
Mutluluktur
Güzelliktir
Hayal de olsa
Hep filizlenip çiçeklen
Bir tutam renk kat geceme
Sen ışığım, aydınlığım ol
Ben sana pervane
Ateşin yakarken beni
Gecenin sarhoşluğuyla mest olduğumda
Şöyle bir karayel ol! Es üstüme-üstüme, karaya doğru deli, deli
Oy ne olur, ne olur? Her köşe başında uzat o ellerini, tut ellerimden
Ben hangi yıldıza baksam sen! Zühre sen, Çulpan sen, Güneş sen
Sensiz geçmiyor hiçbir ay! Mart sen, Haziran sen, Eylül sen
Unutulduğunu sanma, her yağan yağmur damlasında
Martıların kanadında
Rıhtıma yanaşan
Gemilerde
Anılarda
Aklımın her köşesinde
Sen varsın, hep sen
Bağlandın tüm kalbime
Zaman dursa, kıyamet kopsa
Yolumu, yönümü şaşırsam da
Ey! Her bakışına ömür verdiğim, ne yana dönsem, sen varsın içimde
Her mevsim teni menekşe, papatya, gül, açelya ve erguvan kokan
O gülen yüzüyle, o umut saçan gözleriyle bahar- yaz olan
İçimdeki yanan yangın, sensizliğin şahlanışı
Sensizliğin hasretidir
Zapt edemediğim
Seni çekip
İçimden çıkarmak
Mümkün değil
Hıçkırıklarla
Çığlıklarla
Adını haykırıyorum
Anla beni anla artık
Hem var gibiyim
Hem de yok
Yalnız
Tek bir umudum kaldı
Her köşe başında
Ve her sokak arasında
Boynu bükük, hep gelmeni bekliyorum
Soruyorum, gösterebilir misin o fedakârlığı, mertliği? Haydi artık söyle
Mehmet Çobanoğlu
03.02.2018
İstanbul