Kültür ve Sanatta İdeolojik Sorunsal Üzerine
kültür, sanatını kendi doğallığı içerisinde yaşatırken, ideolojik yaklaşım veya etkiler, genelde bazı toplumların kendilerini kanıtlayamama durumlarından kaynaklıdır.
kültür, sanatını kendi doğallığı içerisinde yaşatırken, ideolojik yaklaşım veya etkiler, genelde bazı toplumların kendilerini kanıtlayamama durumlarından kaynaklıdır.
yüce inançlar, demokrasi uğruna her yerde yaşandığına göre, kimse ben temizim diyemez. Hepimiz ve tüm teoriler suçludur, suçlu olmasaydık dünyamız gerçek barışa çoktan kavuşmuş olurdu. Bu ahlaksızlıklar ilk uygarlıklardan başlayıp, sürekli üstüne ekleyerek günümüze kadar hızından en ufak bir şey kaybetmeden gelmiştir. Ve daha da ileriye gideceğe benziyor.
Her uygarlık insanın ahlak, adalet seviyesini en iyi şekilde ifade eden büyük bir aynadır. Uygarlıkların yaptıkları ile, günümüz insanının yaptıkları ve yaşattıklarını karşılaştırdığımızda çağ, zaman dışında hiçbir farklılık bulunmuyor. Birisi ilkel şekillerde insanlığı ve doğal yaşamı yok ederken, diğeri modern araçları kullanarak aynı insanlık dışılığı sürdürmektedir. İnsanın günümüze kadar yaptığı, yaşattığı iyilik ve kötülükleri terazide tarttığımızda kötülükleri, iyiliklerinden milyon kat daha fazladır.
Duygu Birliği: Bilindiği üzre canlıların doğal biyolojik egosal güdülerine dayanarak gerçekleşen bir edimdir. Bunun insan yaşamında gerçekleşmesine baktığımızda, büyük sorunlara ve yanlışlara sebep olduğunu herkes biliyor. Örneğin içgüdüsel egolarımızın karşılanmasından tutalım maddi, sosyal ve siyasal ihtiyaçlarımız kendisini dayattıkça, en kolay ve kestirme çözümün, duygusal egoyla hareket etmek ilk akla gelendir. Duygu yüklü irade, her an yüksek derecede farklı istem ve bencillikleri dayattığından, insanın başka türlü hareket etmesini de engelleyendir.
insan olan herkesin düşündüğü anlamına gelmiyor, ne yazık ki. Sigmund Freud
Düşüncenin aşamalar şeklinde nasıl değişim ve gelişim gösterdiğini ifade ettikten sonra, bu yapıdan hareketle insanların daha çok hangi temel üzerine düşünerek yaşadıklarını incelemek, düşünce yapılarımızı daha gerçekçi sorgulamamızı sağlamaktadır. Bu düşünce ve uygarlıkların temelini oluşturan Paleolitik, Mezolitik, Neolitik kültür üzerine var olan Sümerler, Tek Tanrılı Dönem ve Modern Kapitalist Uygarlığın tüm ayrıntılarını anlamak, büyük önem arz ediyor.
İnsan ana rahminden itibaren düşünce denen biyolojik mekanizmaya sahip olduğu halde, bunun harekete geçip insan yaşamına bilinçli yön vermesi sosyal, kültürel zenginlik ve nitelikli olmasıyla mümkündür. İnsanın çocukluk ve gençlik dönemlerinde yeterli düşünceye sahip olmayışından hatırlanacağı gibi.
Bu merkezin bölge ve bölümleri başta beyin motoru durumunda olan Beyincik (Serebellum) ve bağlantılı olduğu frontal- ön lob, parietal- yan lob, temporal- şakak lobu ve oksipital- arka lobla birlikte kortekslerden ibarettir. Ancak bilinçle ilgili bilgiler bu kadar kısa ve basit değil. Daha derin ayrıntılarına girildiğinde, onlarca farklı işlev ve görevi yerine getiren kümesel kısımların olduğu bilinmelidir.
Bu yanlış günümüzde de devam ediyor. Şayet ifade ettiğimiz yanlışta ısrar edilmeseydi, büyük çaplı kanlı savaş ve düşmanlıklar olmazdı. O gün de bugünde istisna kişilerin dışında, tüm birey, topluluk ve uygarlıklar her zaman kendi yaptıkları her şeyin doğru olduğunu düşünerek hareket etmişlerdir.
14 Mayıs 2023 ve 28 Mayıs 2023’te gerçekleşen seçim sonuçları, Türkiye toplumunu ve özellikle kendisini sosyalist, sosyal demokrat görenler için tarihsel bir yenilgidir. Bundan sonra sürekli yapıldığı gibi daha geniş örgütlülüğe gideceğiz, yok şunu yapacağız, yok bunu yapacağız deme şansları artık kalmamıştır. İnandıkları felsefelerine eleştirel bakmayı bilmedikleri ya da kabul etmedikleri sürece, aynı çember içinde dönerek kendi kendilerini çürütmekten başka bir işe yaramayacak. Bu değerlendirmenin açılımı özet olarak şu şekilde ifade edilebilir.