Kalem Meseli
Savcı BK, göl kenarındaki kordonda köpeğini gezdirmeyi alışkanlık edinmişti. Yaş haddinden emekliye ayrılınca doğup büyüdüğü kasabaya daha sık geliyordu.
Savcı BK, göl kenarındaki kordonda köpeğini gezdirmeyi alışkanlık edinmişti. Yaş haddinden emekliye ayrılınca doğup büyüdüğü kasabaya daha sık geliyordu.
Köyceğiz’in Yangı Mahallesi’nde, 29 Temmuz’da başlayan yangın, zamanında müdahale edilmemesi yüzünden rüzgarın da etkisiyle genişlemiş, eko sisteme büyük zararlar verdikten 14 gün sonra kontrol altına alınabilmişti.
Portakal ağaçlarının ışıklı gölgesinde
uzatıp ayaklarımızı usulca Akdeniz’e
Lorca’nın şiirlerini okumalıyız demiştim.
O büyük, zeytin sözlü güneyli ustanın.
Ne tuz kokusu sevilerden uzakta,
pavkırması çakalların ne de kıyıcıları ömrün
engelleyebilir bunu, biz görmesek de birileri
okur ustayı kanayan yerinden çığlıkla.
Portakal ağaçlarının ışıklı gölgesinde
uzatıp ayaklarını usulca yüreğinize
Boynu bıçakta soğuyan
suyun kavdan ateşiyim
masallardan giymişim dağı
gözlerimde zifirden bukağı
ışıl ışıl büyürken ellerin kente
kalbim ipekte, Hızır’la kol kola.
Bir grup sanatçı tarafından piyasa edebiyatının “ödül ve yarışma” sistemine karşı bir bildiri kaleme alındı.
Sanatçılar, bu bildiride şöyle dedi:
“Ağır işte çalışamaz raporun var senin niye hala çalışıyorsun?” dedi doktor. Hastasının beline elektrik dalgası vermeye hazırlanırken önce bel bölgesine yumuşatıcı jel uygulaması yaptı. Sonra cihazın aparatlarını ağrıyan bölgelere yapıştırdı.
Doktor, eskiden üniversite yıllarında öğrenci derneklerinin örgütleyicilerinden biriydi. Çıkardıkları dergi öğrenciler arasında ilk hizipleşmeyi tetikleyen oluşuma dönüşmeden o çevrelerde Yarıncılar olarak anılmak hoşuna gidiyordu. Sonrası okulun bitişi, zorunlu hizmet ve fizik tedavi uzmanlığı için uykusuz geçirilen saatler, geceler.
Başlangıcında
ulu yolların,
ya da
yol ayrımlarında
bir başınayızdır
çoğu zaman
bir başına,
teke tek
karşı koymak
dövüşmek düşer payımıza.
Bir başınayızdır
çoğu zaman,
dağlar,
sahip çıkar hüznümüze,
geceleri
yırtıp gelen
ışığın gürültüsündedir
damarlarımızı patlatan,
öfkemizi
hüzne kaçıran
büyük hırs…
Asi Yakılsın Dağlara / 1992
Kurumuş çiy kokan otların arasından ansızın bir serçe sürüsü havalandı. Pır sesi göğü yırttığı anda aynı sesin izine takılan çiftenin iki el tok atış sesi duyuldu. Sağa sola savrulan kuşlardan bazıları sesin geldiği ters yöne doğru kanat çırparak uzaklaştı.
I/
Mobilyacılar sitesinde, on altı yaşında
asansörle duvar arasında çöl
sıkışık hayat denkleminde koşa koşa
istatistik verilerine düşürülen av
I.
Yükseklik korkusuyum zirvenin
boşluktan vadilere geçer atlarım
haritalarda kahverengi bir sembol
lekeli hüzünlerin haziran şüphesi
seğiren pencerelerin uzak sekmesi
dağılırım keyifle biçtiğin vesveseye
II.
renklerini soyunan tavus kuşunun
kilimlerde unuttuğu eşik resminde
değişmeyen neyi varsa fonografik
kitabelerin yüzüne çiziyorum aşkı
yakılmış seslerden geliyorum güze
yasak katındaki erguvan çığlıklarla.